Evet, sevgili dostlar, bizlere küçükken, gerek ailede gerekse okulda, TEMİZLİK konusunda eğitim verdiler;

-Çöpü yere atma,

-Yatağını düzelt,

-Çevreye saygılı ol,

-Sokağına, mahallene ve kentine sahip çık, falan filan! …

Pekii, büyüyünce bunları yeterli düzeyde yerine getirebiliyor muyuz? Koskocaman bir HAYIR…

Çünkü herhangi bir AVM’de, petrol istasyonlarında, okullarda, parklarda, hastanelerde, lokantalarda, şehirlerarası dinlenme tesislerinde vs… sanıyorum temizlik görevlileri olsa da, WC’lerde bile absürt durumlarla karşılaşıyoruz…

Acaba, kendi evimizde de WC’yi böyle mi bırakıyoruz?

Kentimizin sokak ve caddelerini gördükçe, inanın hayıflıyorum;

Kültürlüsü, cahili vs… İnsan çevreye, bu kadar kötü davranır mı?

Bu hayata ortalama 70-75 yıl iyi veya kötü yaşamaya gelmişsin, ailende ve okulda öğretilenleri, neden uygulamıyorsun?

Aynanın karşısına geçip de, ben ne yapıyorum, diyor musun?

Burnumuzu sildiğimiz peçeteyi, çekirdek, portakal ve mandalina kabuklarını, içtiğimiz pet şişeleri, bira, cola kutularını, gelişigüzel ortaya atmanın bir mantığı var mı?

Kent estetiği denilen bir kavram var, kim biliyor?

Yöneticilerimiz dahi bilmiyor, çünkü yeterli düzeyde çevre bilinci yok! İnanın, duyarlı vatandaşlarımız olmasa, ORTALIK her zaman söylediğim, hijyen(!) ülkeleri HİNDİSTAN ve PAKİSTAN sokaklarını aratmayacak şekilde olacak.

Bazı gönüllü vatandaşlarımızı sahilde, parklarda görüyorum; ellerinde poşet TEMİZLİK yapıyor…

Güya Müslüman bir ülkeyiz ve TEMİZLİK imandan gelir, demiş atalarımız.

Hatırlıyorum, eskiden her esnaf kendi dükkanının önünü temizler, belediyeden beklemezdi. Çünkü dükkan kadar dükkanın önü de ekmek kapısıydı. O sokakları da kendi evi olarak bilirdi esnaf.

Bir sokak pislik içindeyse, hiçbir vatandaş o sokağa bir çöp atamaz, utanır. Ama pislik içindeyse, o vatandaş da aldırmaz, “nasıl olsa pis, ben elimdeki burnumu sildiğim peçeteyi, içtiğim sigara izmaritini atsam ne olur ki” der.

Hiç unutmadığım bir anım var, izninizle paylaşayım.

Bir zamanlar şehirde temizlik işçileri grev yapmıştı. ( Yeni nesil pek bilmez, eskiden 'hak' arama için yasal bir haktı, grev! ) İşte o zamanlar, her yer çöp olmuş, kokudan durulmaz olmuştu. Bendeniz de bir elma almış, bir güzel yemiş, artıklarını atmak için bir çöp yığınının yanın gitmiş ve elimdeki artığı çöpe doğru fırlatmıştım. Çöpü attıktan sonra kafamı bir kaldırdım, iki turistle göz göze geldim. Ayıplayan gözlerle bana bakıyorlardı. Ben de çöp yığınını gösterdim ve “ ne yapayım, her yer çöp” der gibi tarzanca ifadelerde bulunmuştum. Ama o turistler, yine de kafalarını olumsuzca sallayarak beni ayıplamışlardı.

Kültür böyle bir şey işte.

O gün yerin dibine girmiştim.

(bize göre) İmansızlar, bana çok acı bir ders vermişlerdi.

Temizliğin imandan geldiğini her fırsatta söyleyen bizlerin, ya imanı zayıf ya da bu sözün gerçek anlamından habersiz!

Mersinimiz güzel bir kent, bizim yuvamız. Yuvamızı temiz tutmaya özen gösterelim.

Olmaz mı?

Saygılarımla…