Hiçkimse deprem alanı küçük ya da ‘bu küçük bir depremdi, hükümet başedemedi’ demiyor. İnsanlar şunu soruyor:
1- Ordunun depreme anında cevap verebilecek teşkilatını neden dağıttınız?
2-Değremden hemen sonra ordunun tüm imkanşarını neden seferber edip göçük altında tahmin edilen 184 bin kişiyi neden kurtarmaya çalışmadınız?
3-Depremden 6 saat sonra çadır dağıtan, çorba dağıtan Kızılay nerede?
4-Her akşam bir saat konuşan Cumhurbaşkanı depremden sonra iki gün neden ortadan kayboldu?
5-Ege ve Akdeniz bölgesi belediyeleri ve sivil toplum kuruluşları yardım yollamak için çırpınırken, halk elleri tırmakları ile göçük altından insan çıkarmaya çalışırken devletin mülki amirleri ve onların memurları neredeydiler?

Aslı MHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı tabii ki böyle konuşacak; o da diğerleri gibi şimdi kendi siyasi geleceğini düşünüyor; halkını değil.

Bir büyük depremle geldiniz bir büyük depremle gidiyorsunuz. İflas etmiş islami siyasetinizi, yurt basan, yardım kamyonlarını talan eden Afganlınızı ve Suriyelinizi ve satın aldığınız basınınızı yanınıza alıp.

Ateş düştüğü yeri yakıyor. Benim iki kuzenimi ailem kendi imkanları ile göçük altından kurtardılar. Taa Ankara’dan Hatay’a kepçe götürüp! Yıllarca vergi ödediği devlet, onun kurumları değil.

Umarım büyük bir Istanbul depremi olmadan hükümet de düzen de değişir de milleti göçük altından çıkaracak eski Türk Cumhuriyeti afete müdahale sistemi geri getirilir. Saray ve uçakları satılır ve yangın uçakları ve depremde canlı kurtarma cihaz ve araçları satın alınır.

Deprem din ve imanın sınavı değildir.

Deprem ahlakın, aklın ve bilimselliğin sınavıdır!

PROF DR ALİ VURAL CENGİZ