Orta yaş ve sonrasına ulaşabilmiş her insanın yakalanıp atlattığı çok tehlikeli bir hastalık var..
Kimi az hasarla, bazıları büyük bedeller ödeyerek geçiriyor bu sıkıntıyı.
"Sıkıntı" diyorum çünkü, sıkıntılı bir dönem bu. Bilirsiniz yaşadınız, sizinki nasıl geçti bilmem.
Herkeste farklı seyreden, farklı süreli, bazen de bıraktığı izleri bir ömür üzerimizde taşıdığımız bu
hastalığın adı "GENÇLİK"....
Deveyi pire, pireyi deve yaptığımız, sonra da o pire için yorganlar yaktığımız yıllar....
Seçemediğimiz yakınlarımızı, ebeveynlerimizi hiç beğenmediğimiz, kabullenmekte zorlandığımız yıllar.
Küçücük bir sivilceyi ölümcül dert ettiğimiz, kaçan çorabımıza lanetler yağdırdığımız yıllar...
Dünyanın sonu sandığımız her şey için bir sonraki gün kahkahalarla gülüp, yepyeni dünyalar kurduğumuz yıllar...
Bir an önce büyümek ve özgür olmak, o zaman her şeyin mükemmel olacağına dair inancımızın en kuvvetli olduğu yıllar...
Dünyanın en güzel kızı, ya da en yakışıklı erkeğinin bizim karşımıza çıktığından bir zerre kuşku duymadığımız yıllar....Ve yaşanan aşkın sonsuza dek süreceğini neredeyse bildiğimiz , ama sonrasında 200km. ile duvarlara çarptığımız çoook sıkıntılı bir hastalık bu " GENÇLİK"...Atlattık çok şükür...