Cumhuriyetin kuruluşundan buyana ülkenin en tehlikeli dönemden geçtiğini düşünerek Türkiye’ye ayak bastım ve inanılması zor ikilemlerle karşı karşıya kaldım:

Bir yanda işler iyi gitmese de, mideler yalnızca karbonhidrat ile doldurulmuş olsa da, ülkede tenekeden yapılmış oyuncağa benzer yerli yapım uçağı ve uçak gemisi diye yutturulan hücum anfibi gemisini çok önemli olarak gören yığınlar ile öte yanda işlerin iyi gitmemesinin ülkeden buharlaşarak yok olan paralar ile ülkeye doldurulan kaçkınlar ve saraylardaki lale devri yaşantısı olduğunu düşünen halk…

Bir yanda yemek içmek giyinmek ve öğrenmek için yeterince şansı olmasa da gerçek mutluluğun bulutların üstündeki öteki dünyada olduğunu düşünen insanlar ile yaşam koşullarındaki bozulmanın ve artan yoksulluğun, beceriksiz, eşitliksiz ve adaletsiz yönetim olduğunu düşünen yurttaşlar…

Bir yanda bedava doğal gazı, bedava kömürü, bedava erzakı ve hatta bedava çayı deli gibi alkışlayan ‘ben oy verecem, sen ne verecen’ diye soran vatandaşlar ile öte yanda hayatta hiçbir şeyin bedava olmadığını bilen, anlayan ve tüm bu bedavalara kuşku ile ve isteksizce bakan insanlar…

Bir yanda yüce yaradanın depremleri ve afetleri inançsızları cezalandırmak için verdiğine inanan ve yaşamdaki en önemli görevin çocuğunu korumaktan bile daha öncelikle namaz ve oruç olduğunu düşünen ruhaniler ile öte yanda ahlakın, adaletin ve eşitliğin sosyal öncelik olması gerektiğini düşünen, depremde ölenlerin çoğunun yönetimin duyarsızlığından ve beceriksizliğinden kaynaklandığını görebilen akla ve bilime inananlar…

Bir yanda ülkeyi güllük gülüstanlık göstererek muhalefeti mesnetsiz terörist ortağı vb suçlamalar ile yerden yere vuran yönetim ve onun basını, bürokratı, tarikatı ile öte yanda Kemalizme ve Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini korumak için her şeyi feda edebilecek vatanseverler…

Şimdi bu iki kesim eşitsiz şartlarda seçim sandıklarına gidecekler ve göreceğiz ki:

İktidarı kaybetme lüksü olmayanlar mı yoksa Cumhuriyetin kazanımlarını kaybetme lüksü olmayanlar mı seçimi kazanacaklar…

Ve daha da önemlisi şu: YSK tarafından ilan edilecek olan sonuç, sandıktan çıkan gerçek sonuç mu olacak yoksa tam tersi mi ve de seçim tam olarak yapılacak mı yoksa gelmeyecek bir başka bahara mı ertelenecek…

Hep birlikte yaşayıp göreceğiz!

Prof Dr A. Vural Cengiz
Arizona Grand Canyon University
Öğretim Görevlisi
Phoenix, ABD