Emperyalizmin en güçlü silahı DİN’dir. Özellikle Müslüman olan ülkelerde, bir devlet dini olamayan küçük ve yoksul azınlıklardaki ve küçük ülkelerdeki İnançlarda emperyalizmin kullandığı ARAÇTIR. Bir araç olacak kadar kötü emellerde, parada, sermayede, silahlanmada, katliamlarda, savaşlarda ve yoksullaştırmada kullanılan DİN, ne yazık ki Din Adamları tarafından savunulamıyor, alet edildiği insanlığa anlatılmıyor, yanlışlar uyarılmıyor. Tam da burada akla şu soru geliyor; “Din Adamları da bu oyunun içinde mi?”. Elbette içinde. Gerçekten inanan İnsan, üstelik inandığı Din’in görevlisi hiç uyarı yapmaz mı? Din üzerinden işleyen planları ifşa etmez mi? En kötüsü, hangi din olursa olsun, kutsal sayılan mekânlar savaşlarda bombalanırken “DURUN” çağrısı yapılmaz mı?
Diyeceksiniz ki, “Hangi konuda uyarı yapmalı?”. Dünyanın en önemli DİN KATLİAMI MERKEZİ olan KUDÜS geliyor hemen akla. Tarihi inanış sıralamasına göre, Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık savunucusu görünenler toplu şekilde Kudüs’ü KUTSAL sayarlar. Her üç dinin inananları ve temsilcileri Kudüs’ün kendi dinlerinin kutsal merkezi olarak kabul ediyor...
KUDÜS, Emperyalizmin HAZİNE KİLİDİ
Emperyalizm, Kudüs’ü sürekli akıllarda kutsal kılacak din adamları yetiştirip, besleyerek dünyadaki belirli noktalara gönderiyor. Bu şekilde dinler birbirine kin besleyen cemaatler, tarikatlar, cihatçılar, cellatlar, paralı askerler yetiştiriliyor. Emperyalizm yetiştirdiği tüm kirli ve pislik düzeni istediği gibi istediği coğrafyada kullanarak savaşları çıkarıyor. Emperyalist Güç Dengeleri, dünyadaki ekonomiyi ellerinde tutmak, sermayeyi istedikleri gibi dalgalandırmak, hangi ülkede geçim kaynaklarını güçlendireceklerini veya yok edeceklerini planlı bir şekilde 1830 sonralarından itibaren gerçekleştiriyor. Ne Osmanlıyı aralarında paylaşma projesi bir tesadüftü, ne 1. Dünya Savaşını çıkarmak için uğraşmaları, aralarında ittifaklar kurmaları tesadüftü, ne de 2. Dünya Savaşında Avrupa’daki Yahudileri katlederek sürmek ve şimdiki Kudüs gerçeğini yalandan kurmak tesadüf değildi. 2. Dünya Savaşı sonrasında, GERÇEK DİNDAR Yahudileri yok ederek istedikleri gibi Ortadoğu Coğrafyasına düşman yetişecek YENİ BİR YAHUDİ NESLİ yaratıldı. Tıpkı, tarihte Vatikan’ın siyasetten ayrılıp laik yönetime geçen Avrupa ve ABD için, söylenildiğinde devreye giren bir KİLİT DİN İŞLEVİ gibi. Müslümanlarda ise halkını katlettiren, tarihini heba eden ülke yöneticilerinin zenginlik uğruna dinlerine, ırklarına ihanetleri bir başka boyutta, Ortadoğu Coğrafyasında yaşanan acılar bu ihanetlerden kaynaklı. SUUD Krallığı, Arap Halkına ve inanan Müslümanlara acımadan emperyalizmin emrinde. Tıpkı VATİKAN gibi…
ORTADOĞU’nun KAPISI SURİYE
ESAD, yüzyıllardır dünyada süregelen bir planı gözler önüne serdi. ESAD’ın DİRENİŞİ aydınlar tarafından yeterince sahiplenilmedi. Yandaş Medya tüm dünyada bugün olduğu gibi Emperyalizmin Merkezi ABD destekli yalan haberler yayınlamaya devam ediyor. IŞİD ve EL-NÜSRA gibi büyük çapta emperyalizm tarafından Suriye’de beslenen örgütler Esad’ı devirmeye çalışsalar da PUTİN ve ESAD birleşmesi bu gücü dağıttı. Hala bu örgütler bölgede mevcut ve önemli çekirdek ekibi Şam’da planı yeniden uygulamak için bekliyor. Cihat örgütleri bekletilirken Ukrayna Planı PUTİN ve RUSYA’yı çökertmek için devreye girdi. ESAD’ı devirmek için “2 Trilyon Dolardan fazla harcadık” diyen emperyalizmin plancıları, şu an Ukrayna’ya destek için aynı şekilde para harcıyor. Neden harcıyor? Çünkü Siyasal İslam Projesi ile tıpkı SUUD Krallığı gibi bir yandaş yönetim yaratıp, dünyadaki tüm merkezleri yönetmek emperyalizmin yeni hazineleri olacaktır.
Emperyalizm için DİN nasıl ARAÇ ise, Laik yönetilen ne kadar ülke varsa, dine dayalı gericilerce ele geçirilip, karanlığa, susmaya terk edilip, özgürlükleri ellerinden alınıp sömürge olarak kullanmaları da BİR AMAÇTIR.
ESAD ve PUTİN çöktürülmedikçe, SİYASAL İSLAM PROJESİ kurulamaz. Esad sayesinde Ortadoğu Coğrafyasına ve Arap Ülkelerine açılan İktidarın başı, Esad’la barışmıyor. Neden barışmıyor? Çünkü Siyasal İslam Projesinin bölgedeki kilit siyasisi RTE idi. Putin ve Esad’ın projeyi çöktürmesini hazmedemeyen RTE bu yüzden Esad ile barışamıyor. Barışamaz çünkü barışırsa projeyi sahiplenmekten ve uygulamaktan vaz geçmiş olur. En son İsrail için bir açıklama yapan RTE; “İsrail’le dostluk başka, Filistin meselesi başka…” dedi. Dinin nasıl kullanılarak dünyadaki güç dengesinin ve bölgedeki piyonlarının planlarını uyguladıkları her alanda ve ne yazık ki en tepeden desteklerle izliyoruz. Acı olan milyonlarca insanın yüzyıllardır din uğruna katledilmesidir. Çirkef olan, dindar görünüp, din adamı olup tüm bu olanlara ses çıkarmamaktır. Ülkelerin, milletlerin, halkların, toplulukların inançlarını kullanarak yaşam kültürlerini bozan ve yok eden, devletleri bölüp parçalayarak sömürge haline getiren bu zihniyet, yaşadığımız yüzyıla yakışmayan ve bitirilmesi gereken lanet bir zihniyettir…
LAİKLİK, Dünyadaki Tüm Ülkelerin ve Milletlerin Sigortasıdır.
Laik Yaşam Şekli Elinden Alınan Milletler Yok Edilmeye ve Laik Yönetim Şekliyle Yönetilmeyen Devletler Yıkılmaya Mahkûmdur!
Beyhan BALABAN
Cumhuriyet’in KALEMİ