Mersin’de yaşanan son çevre cezası süreci, yalnızca kesilen rakamlarla değil, uygulanan yöntemle de dikkat çekti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün denetimleri sonucunda iki belediyeye toplam 3 milyon 738 bin TL idari para cezası kesildi. Tespitler görüntü altına alındı, açıklamalar sosyal medya üzerinden servis edildi, savcılıklara suç duyuruları yapıldı.
Buraya kadar okuduğunuzda her şey “olağan” görünebilir.
Ama durup sürece yakından bakınca, insan ister istemez şu tabloyu görüyor:
Müdahale yok, uyarı yok, durdurma yok. Takip var, kayıt var, servis var, ceza var.
Eğer amaç çevreyi korumaksa, atık dökümü devam ederken neden sahaya inilip işlem durdurulmadı?
Eğer amaç zarar oluşmasını engellemekse, neden sonuç beklendi?
Eğer amaç kamu yararıysa, neden çözüm değil de yalnızca yaptırım öne çıktı?
Denetim mekanizması; önleyici, yönlendirici ve iş birliğine dayalı bir anlayışla değil, sonradan belgelendirip cezaya bağlayan bir yöntemle işletildi.
Üstelik cezanın muhatabı kağıt üzerinde belediyeler olsa da, bu paraların çıktığı yer belli:
Vatandaşın vergileri.
Ne Yenişehir Belediyesi’nin kasası, ne Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi gökten inmiyor.
Bu cezalar bir kişinin cebinden değil, kentin ortak kaynaklarından ödeniyor.
Daha da dikkat çekici olan şu:
İki ayrı belediye, iki ayrı olay, ama aynı yöntem, aynı ceza tutarı, aynı sunum dili.
Görüntüler çekildi.
Görüntüler paylaşıldı.
Cezalar kesildi.
Peki çevre ne kazandı?
Bu süreçte kamuoyuna yansıyan bir iyileştirme planı, bir önleyici mekanizma, bir tekrarını engelleyecek sistem değişikliği var mı? Yok.
Ortada kalan yalnızca rakamlar ve görüntüler.
Oysa çevre denetimi, “yakala-cezayı kes” anlayışıyla değil; önle, düzelt, tekrarını engelle ilkesiyle anlam kazanır. Aksi halde yapılan iş, çevre korumaktan çok kurumsal refleks tatmini olarak algılanır.
Devletin bir kurumu, diğer devlet kurumunu kamerayla izleyip, sonucu sosyal medyada duyuruyorsa; burada çevreden önce yöntem tartışılır.
Mersin’in çevreye ihtiyacı var.
Ama en az onun kadar da akla, sağduyuya ve kamu kurumları arasında gerçek bir iş birliğine ihtiyacı var.
Çevre korunur.
Ama böyle mi korunur, işte orası tartışılır.