Dostluk, Yol Arkadaşlığı ve Ruhun Bağı

"..Benimle yol yürümek her babayiğidin harcı değil. Çıkarları için mevsimlik dostluk kuranlar, günü geldiğinde karanlığa karışıp kaybolurlar..."

Abone Ol

Genelde sevdiklerimde yanlış gördüğümde, gecenin sessizliğinde, bir yudum içkinin eşliğinde ilişkileri gözden geçiririm. Çünkü insanın en çok kendisiyle baş başa kaldığı an, aslında hakikati en net gördüğü zamandır.

Benimle yol yürümek her babayiğidin harcı değil. Çıkarları için mevsimlik dostluk kuranlar, günü geldiğinde karanlığa karışıp kaybolurlar. Oysa dostluk; menfaatle değil, sadakatle var olur. Bugün var yarın yok olan sahte dostlukların ardından, geriye kalan sadece ruhla kurulan bağdır.

Hz. Mevlana’nın şu sözü tam da bu noktada bize ışık tutuyor:
“Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya, kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur ne de unutur.”
İşte dostluğun özü, ruhun sarsılmaz hafızasında saklıdır.


Kaotik Günler ve Özgürlük Tutkusu

İçinde bulunduğumuz dönem, bir kaosun gölgesinde geçiyor. Her şey hızla değişiyor, dengeler kayıyor. Böylesi bir ortamda özgürlük tutkumuzdan vazgeçmemek en büyük direncimiz olmalı.

Kendi geleceklerinin çalınıp çalınmadığını insanlar artık görmeli. Bize sunulan yalancı baharların, son kurşun misali aldatıcılığına kanarsak, gerçek baharı hiç göremeyiz. Bu da geleceğimizi tehlikeye atar.

Bugün, yarınımız için gözlerimizi açık tutmak zorundayız. Çünkü özgürlük, sadece bir hak değil; geleceğimizi korumanın da temel şartıdır.