Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grubu Toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, CHP'nin Meclise sunduğu başörtüsüyle ilgili kanun teklifi konusundaki sözlerine CHP Grup Başkanvekili Özel'in sosyal medya üzerinden cevap verdiğinin hatırlatılması üzerine, “Olacağı buydu, dürüst değil bunlar'' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Olacağı buydu zaten. Dürüst değil bunlar' - Tıkla İzle

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başörtüsü konusundaki teklifi Meclise getireceklerini ve bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dürüst olmadığını belirterek, “Ülkenin tüm kurumlarında bu işi en geniş anlamda yer alacak şekilde ben şu anda Anayasa Komisyonu üyelerimi, Adalet Komisyonu üyelerimi çalıştırıyorum. Bu teklifimizi biz Meclise getireceğiz. Biz Meclise getirdikten sonra o ne yapacak, desteklemeyecek. Ne kadar samimi olduğu her zaman olduğu gibi tekrar meydana çıkacak” dedi.

Erdoğan, CHP'nin Meclise sunduğu başörtüsüyle ilgili kanun teklifi konusundaki sözlerine CHP Grup Başkanvekili Özel'in sosyal medya üzerinden cevap verdiğinin hatırlatılması üzerine, “Olacağı buydu, dürüst değil bunlar. Bunlar böyle yasal düzenlemeyle kendilerine göre 'Bu işin yasal düzenlenmesine gerek yok. Yasal teminat altında'. Eğer sen dürüst isen, samimiysen gel bu işi Anayasa teminatı altına alalım. Kaldı ki Anayasamızda bunu geniş manada teminat altına alan maddeler var. Bunu hak ve özgürlükler çerçevesi içinde açık, samimi başörtüsü konusunu oraya oturtalım. Ülkenin tüm kurumlarında bu işi en geniş anlamda yer alacak şekilde ben şu anda Anayasa Komisyonu üyelerimi, Adalet Komisyonu üyelerimi çalıştırıyorum. Bu teklifimizi biz Meclise getireceğiz. Biz Meclise getirdikten sonra o ne yapacak, desteklemeyecek. Ne kadar samimi olduğu her zaman olduğu gibi tekrar meydana çıkacak” karşılığını verdi.

"Çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili güya günah çıkarıyor"

Kılıçdaroğlu'nun başörtü açıklamasıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Önceki akşam geç saatlerde CHP Genel Başkanı, yaptığı bir açıklamayla bizim ömrümüzü verdiğimiz bir mücadele neticesinde adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili güya günah çıkarıyor, güya yeni bir teklif getiriyor. Gerçi, dün açıkladıkları kanun teklifiyle önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var. Ama yine de biz söz üzerinden gidelim. İstiyorum ki milletimizi bu noktada da aydınlatalım. Doğrusu bu zatın niye böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık.

Çünkü biz bir dönem zulüm düzeyine varan bu konuyu her alanda ülke gündeminden çıkardık. Ülkemizde şu anda üniversitelerde veya diğer eğitim kademelerinde böyle bir mesele var mı? Hayır. Ülkemizde şu anda kamuda veya özel sektörde çalışan, hakiminden savcısına, akademisyenine, subayından polisine tüm hanım kardeşlerimizle ilgili böyle bir mesele var mı? Hayır. Türkiye bir dönem Meclise başörtüsüyle girdiği için kürsüden senin yandaşın, her şeyin, fikir baban, düşünce baban, şimdi ebedi alemde, kürsüden haddi bildirilmeye davet edilen milletvekilleri görmüştür. Siz de bunları alkışlamıştınız. Meclisten dışarı atmak için hep birlikte ayağa kalkıp alkışlamıştınız. Bugün milletvekillerimizle veya diğer konumlardaki seçilmişlerle ilgili böyle bir sıkıntı var mı? Hayır. AK Parti, Cumhur İttifakı, Meclis ve hükümet olarak bu doğrultudaki attığımız her adımın kazananı Türkiye olmuştur, milletimiz olmuştur, fert fert her bir insanımız olmuştur” açıklamasını yaptı.

Erdoğan, “Ya Kemal, doğru ol be. Yanına iki tane başörtülü alıp, onlara rozet takmakla bu işi çözdüğünü veya çözeceğini mi zannediyorsun? Dürüst ol dürüst, adam gibi dürüst ol. İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma. Bu zatın artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir gece yarısı ortaya çıkıp kanuni düzenleme teklif etmesinin gerisindeki riyakarlığı görüyoruz da başka ne hesap var onu da değerlendirmemiz lazım” dedi.

"Bunun için biz eskiden beri mücadelemizi CHP zihniyetine karşı verdiğimizi söylüyoruz"

Türkiye'nin başörtü meselesinin olmadığını kaydeden Erdoğan, ”Öncelikle bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum. Bugün Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele, verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde hamdolsun artık kalmamıştır. Geçmişte bu ülkede başörtüsü diye utanç verici bir mesele yaşandıysa bunun tek müsebbibi en bariz örneğini Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği CHP zihniyetidir, CHP faşizmidir. İşin aslına bakılacak olursa genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi ne yasa ne Anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır.

Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin bu şekilde hayatın her alanında var olabilmesi için herhangi bir yasa, anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Hani herkesin her ağzını açtığında söze başladığı temel hak ve özgürlükler diye bir kalıp var ya, başörtüsü de bu kalıbın doğal bir parçasıdır. Ama ülkemizde milletimizin inancına, değerlerine, tarihine, kültürüne düşman olan CHP faşizmi, geçmişte bürokratik vesayetle ve darbecilerle el ele vererek önümüze böyle bir sorun çıkarmıştır. Üniversitelerde herhangi bir kanuni temeli olmadan bir günde uygulama değiştiren, kamuda benzer baskılarla insanımızı mağdur eden mekanizmayı perde gerisinden işleten hep işte bu CHP zihniyetidir.

Aynı zihniyet 1960 darbesini yaptırdıktan sonra sırf siyasi iktidarı rahat ele geçirmek için milletin adamı olarak gönüllerde taht kuran Menderes'i darağacına göndermekte de tereddüt etmemiştir. Özal'ın Türkiye'ye çağ atlatma çabalarının önüne en büyük engelleri de aynı faşist kafa çıkarmıştır. Bunun için biz eskiden beri mücadelemizi CHP zihniyetine karşı verdiğimizi söylüyoruz. Bu faşist kafa kendi çıkarları için dün ülkemizdeki bir kısım insanların laiklik hassasiyetini istismar etmişlerdir. Şimdi de aynı kafa milletimizin başörtüsü hassasiyetini istismar peşindedir. Biz 2008 yılında MHP ile birlikte Meclis'te CHP zihniyetinin emrivakiye dayalı zulümlerinin önünü kesmek adına başörtüsü tartışmalarını kökten çözecek bir anayasa değişikliği yapmıştık. Bu değişikliği işin özü ve mantığı itibarıyla böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmamasına rağmen sırf CHP faşizmini dizginlemek için yaptığımızın altını tekrar çiziyorum” ifadelerini kullandı.

"Dürüst ol dürüst, artık bu yalanların yetti ya"

“Meclisimizin tarihinde ender görülen bir uzlaşmayla hayata geçirdiğimiz anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki bunu '411 el kaosa kalktı' manşetiyle duyurmuşlardı” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Şayet bu düzenleme dönemin Anayasa Mahkemesi tarafından, bu konuda anayasanın kendine tanıdığı sınırın ötesine geçerek verdiği kararla iptal edilmeseydi, Türkiye başörtüsü tartışmalarını ta o zaman gündeminden tamamen çıkarmış olacaktı. Bu değişikliği iptali için büyük bir keyifle Anayasa Mahkemesi'ne götüren kişi bizzat Kılıçdaroğlu'nun ta kendisiydi. Dürüst ol dürüst, artık bu yalanların yetti ya. Kılıçdaroğlu'nun iptal başvurusunda yer verdiği başörtüsünün çağdaş demokrasiye tehdit oluşturduğu, kamu düzenini, toplum huzurunu ve beraberliği zedeleyeceği ifadeleri hem bu şahsın alnına hem de demokrasi tarihimize kara bir leke olarak kazınmıştır. Aynı dönemde partimize açılan kapatma davasının gerekçelerinden biri de başörtüsü konusundaki özgürlükçü yaklaşımlarımızdır.

Partimiz bu kapatma davasından kıl payı kurtulmuştur. Ve o dönem aynı partinin karşısındaki zat, Ankara'da hakimler var, savcılar var diyerek memnuniyetini ifade etmiştir. Dönemin YÖK Başkanı hakkında, başörtüsü yasağını kaldırın dediği için görevini kötüye kullanma iddiasıyla dava açanların başında bu Kılıçdaroğlu geliyordu.

Kılıçdaroğlu, belgeyle konuşuyorum belgeyle. Senin imzalarınla konuşuyorum. Şimdi yanına birkaç tane başörtülü kardeşimizi öyle yada böyle aldatarak alıyorsun, onlarla beraber resim çektiriyorsun, onlarla birlikte de bu milleti aldatmaya gayret ediyorsun. Yine aynı Kılıçdaroğlu, okullardan kamu kuruluşlarına kadar her yerde başörtüsü hakkını kızlarımıza ve kadınlarımıza verdiğimiz için yaptığımız tüm düzenlemelere karşı çıkmıştır. Kılıçdaroğlu, benim kızlarım bu işin mağduriyetini çekti. Ben, kızlarımın bir tanesini, üstelik de imam hatipte, İstanbul'da okutamadım. Çünkü oradaki yönetim sıkıntılıydı. Türkiye'nin bir başka iline göndermek suretiyle oradaki okulda kızım imam hatip okulunu tamamladı. Bunun çilesini ben çektim, kızlarımla, yeğenlerimle çektim. İmam hatip okulunun kapısında anneleri günlerce nöbet tuttular. Çünkü polis verilen emre uyarak orada çocuklara maalesef istenmeyen müdahaleler yapıyordu.”

Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü ile ilgili sözleri konusunda Erdoğan, ”Bu zatın her konu gibi başörtüsü meselesinde de birbiriyle taban tabana zıt o kadar çok demeci var ki, biz söylediklerine değil, gerisindeki zihniyete bakmayı tercih ediyoruz. Kendisi bir proje olarak kaset kumpasıyla bulunduğu yere gelenler elbette ülkenin ve milletin hayrına proje üretemezler. Ülkemizin pek çok kazanımdan haberdar olmadıkları veya gördükleri halde anlayamadıkları gibi bu meseleyi de geriden takip ediyorlar.

Bizim gerçekleştirdiğimiz birçok icraatı sanki yokmuş gibi vadetme veya kendileri yapmış gibi anlatma huyları, burada da kendini gösterdi. Dün söylediğini bugün inkar eden zatın, bugün söylediklerini yarın inkar etme potansiyelini masadaki ortakları başta olmak üzere kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bizim ise her zerresini yaşayarak bildiğimiz gerçek şudur. Hükümetlerimiz dönemlerinde inanç, köken, meşrep alanlarındaki tüm özgürlüklerini CHP'ye rağmen hayata geçirdik. Başörtüsü meselesi başta olmak üzere inanç ve ibadet özgürlüğü alanındaki tüm engelleri onlara rağmen aştık. Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim Kürt meselesi diye bir sorunumuz yok ki. Şu anda benim kabinemde 2 Kürt arkadaşım var. Bizim böyle bir derdimiz yok ama sende bu noktada dert çok, çünkü dürüst değilsin. Her numara var. Akşam yalan, sabah yalan” şeklinde konuştu.

"Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma çalışmalarını akamete uğratıyoruz"

Erdoğan, “Cuma günü atacağımız yeni adımla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma çalışmalarını akamete uğratıyoruz. İnşallah önümüzdeki cuma günü yeni bir adımını atacağımız çalışmalarla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma projelerini de onlara rağmen akamete uğratıyoruz. Milletimizin girdiğimiz her seçimde bizi sandıktan birinci çıkarmasının gerisinde, CHP faşizminin insanlarımızın ruhunda açtığı derin yaraların izlerini silmiş olmamızın da önemli payı vardır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla, milletimizin demokrasi ve kalkınma hayallerini en üst düzeyde hayata geçirmeyi, inşallah sürdüreceğiz Aslına bakılırsa, CHP faşizminin ne laiklik umurundadır, ne başörtüsü umurundadır, ne ülkenin ve milletin diğer herhangi bir meselesi umurundadır” dedi.

CHP'ye yüklenen Erdoğan, ”Bunların hastalıklı bir saplantı olan faşizmlerini her devirde farklı renklere boyayarak yapmak istedikleri tek şey, ülkemizi siyasi olarak bağımlı ve milletimizi refah olarak geri bırakarak, kendi gizli iktidarlarını sürdürmektir. Çünkü CHP faşizmi, cehaletten, geri kalmışlıktan, yoksulluktan, emperyalizmin ileri karakolu gibi çalışmaktan beslenir. Gençlerimizin eğitim yoluyla, istihdam yoluyla, üretim yoluyla kendilerine ve ülkelerine hayırlı insanlar olarak yetişmeleri, bu zihniyete en büyük tehdittir. Vatandaşlarımızın vesayet güçlerinin baskılarından, terör örgütlerinin saldırılarından, küresel sömürgecilerin pençelerinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri, bu zihniyetin kâbusudur. Devlet kurumlarının her birinin kendi görev ve sorumluluk alanı çerçevesinde milletimize hizmet ederek Anayasal sınırlarının dışına çıkmaması, bu zihniyetin köklerinin kurumasıdır. Biz, demokrasi ve kalkınma devrimlerimizle, CHP zihniyetinin, CHP faşizminin gizli iktidarına da son verdik. Ama bunlar, kendi hastalıklı zihniyetlerini milletimize dayatma hevesinden vazgeçmediler, anlaşılan o ki vazgeçmeyecekler.

Kılıçdaroğlu'nun son teklifini de bu çerçevede bir taktik adım olarak görüyoruz. Bu kişi, 2010 yılında verdiği bir röportajda, başörtüsü meselesinde bizi, yasa değişikliğiyle çözüm bulmaya çalışmakla itham ediyordu. Yasa değişikliğine karşı önerdiği çare de sorunun uygulamada çözülmesiydi. Aradan geçen 12 yılın ardından, bir gece vakti aklına, geçmişteki bir televizyon programında muhatabının 'çul' diyerek hakaretler savurduğu ve kendisinin de dudağını büzerek 'Bir metrekarelik bez parçası' diye onu teyit ettiği başörtüsü gelmiş.

Diyor ki bu konuda 'kanun çıkartalım'. Kanun teklifi diye Mecliste sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan, hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır. Hatta tam tersine geçmişte olduğu gibi kötü niyetli yorumlar eliyle yeni yasakların dayanağı haline bile gelebilir. Madem bu konuyu kendisi gündeme getirdi, öyleyse biz daha öte bir teklifle mukabele edelim. Şayet bu zat, temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse. Şayet bu zat, gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım.

Üstelik bu konuda elimizde, Cumhur İttifakı olarak başlattığımız girişimle, Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur. AK Parti ve MHP olarak o dönemde hazırladığımız 5735 sayılı anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı, uygulamaya gidilemeyeceği açık kaydıyla birlikte yeniden çıkartalım. Çünkü bugün Mecliste basit çoğunlukla çıkan bir yasayla verilen hakkın, yarın bir başka Meclis denkleminde aynı şekilde alınabilmesi mümkündür.

Meseleyi anayasa düzeyine taşıdığımızda ise süreç bu kadar kolay yürüyemeyeceği için nispeten daha kalıcı, daha sağlam, daha muhkem bir iş ortaya çıkmış olacaktır. Böylece CHP'ye 14 yıl sonra üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı vermiş de olacağız. Teklifinde samimi olup olmadığı Kılıçdaroğlu'nu ilgilendirir. Biz, demokrasiye ve milli iradeye saygımızın gereği, ağızdan çıkan söze göre kendi teklifimizi sunuyoruz. Gerisi CHP'nin ve başındaki zatın bileceği iştir. Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım. Tabii bizim hayalimiz olan, ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü bir Anayasaya kavuşturma hedefimiz bakidir. İnşallah, 2023'ten sonra böyle bir Anayasayı da konuşacağımız iklime hep birlikte kavuşacağız” diye konuştu.