NİHAYET BEKLENEN HABER GELMİŞ, BAŞKAN GÖREVE İADE EDİLMİŞTİ.
Ucu açık/belirsiz bekleyiş bir türlü bitmiyor, Başkanın göreve iadesi gecikiyordu. Bazı zamanlar umutsuzluğa düşsek de, morallerimizi hep yüksek tutmaya çalışıyorduk. Başkanın morali ise bir hayli yüksekti ve tekrar atanacağına dair inancı tamdı. Başkanın bu inancı Bizlerinde moralini yükseltiyordu. Birçok devrimci/ilerici yoldaşlarımızın gözaltında olmasının üzüntüsü ise bir türlü dinmek bilmiyordu. Bir yandan dostlarımızın akıbetlerini öğrenmeye çalışıyor, ancak tutarlı bir bilgi maalesef edinemiyorduk. Sözün özü hiç kimsenin, hiç bir şeyin bu dönemde garantisi yoktu. Başkanın göreve iade edilmemesi için Mersin’in Demokrat Parti kökenli bir takım bağnaz Adalet Partililerin bazı yerel gazetelerde Başkan aleyhine asılsız haberler yaptırdıkları ve bu haberlerin yer aldığı gazeteler ile birlikte imzasız mektupları Konseye gönderdikleri bilgisini edinmiştik. Başkanın göreve iadesinin de bu nedenle geciktiği anlaşılmıştı. Bu asılsız gazete haberleri ile imzasız mektupları Konsey bile dikkate almamıştı. Bitmek bilmeyen 3 haftalık süreç Beni ve Arkadaşlarımı bir hayli yormuştu. 3 haftalık bekleyiş nihayet son bulmuş, Başkan göreve iade edilmişti. Başkanın tekrar göreve başlamasıyla kaldığımız yerden projelerimizi uygulamaya, hizmetlerimizi gerçekleştirmeye çalışıyorduk. Bir anlamda “Nerede Kalmıştık” diyerek, yolumuza devam ediyorduk.
BAŞKAN ÜST DÜZEYDE YENİ GÖREVLENDİRMELER YAPMIŞTI.
Başkanın görevde olmadığı süreçte yaşanan kaotik ortamdan uzaklaşmaya başlamış, bir anlamda normallerimize dönmüştük. Tabi ki Konseyin genelgelerine, talimatlarına da bir yandan uyum sağlamaya, hizmetlerimizi de bu esaslara uydurmaya çalışıyorduk. Amacımız ve hedefimiz başta Başkan Kaya Mutlu olmak üzere Belediye Yönetiminin herhangi bir olumsuz durum yaşamasını önlemekti. Zira Belediyede çalışan 4.300 personelin Aileleriyle birlikte sorumluluğu Başkan ve Belediye Yöneticisi olan Bizlerde idi. Ülke genelinde olduğu gibi Mersinde de Belediye Meclisleri feshedilmiş, Meclis Üyelerinin görevlerine de son verilmişti. 1980 Yılı Kasım ayının sonlarına doğru Taş Binanın olduğu Başkanlıkta bulunmam gerektiğini belirten çağrı Özel Kalemden gelmişti. Özel Kaleme geldiğimde Elektrik İşletme Müdürü ve Başkan Yardımcısı Necmettin Aslan, Proje İnşaat Müdürü Şeref Karaova ile birlikte Mali İdari ve Teknik konuları Teftiş, Planlama ve Denetleme Şube Müdürlüğü görevinin yanı sıra Ankara’da da 1/100.000 ölçekli Nazım Plan Bürosunda Büro Sorumlusu olan Haluk Bezikoğlu da toplantıya katılma çağrısı almışlardı. Neden çağrıldığımız hususunda hiç birimizin bilgisi yoktu. 12 Eylül döneminde olduğumuz için herhangi bir atama yapılacağına da pek ihtimal vermiyor, neden çağrıldığımızı anlamaya çalışıyorduk. Başkan Toplantı başladıktan sonra Belediye çalışmalarının genel hatlarını çizmiş, hizmetlerin aksamadan yürütülmesi amacıyla yeniden yapılandırmanın gerekliliği anlatmıştı. Sonuçta dördümüzün de Müdürlükleri sonlanmış, Belediyeyi yönetecek “A TAKIMI” yeniden belirlenmişti. Necmettin Aslan Başkan Başyardımcısı, Ben, Şeref Karaova ve Haluk Bezikoğlu Başkan Yardımcısı olarak görevlendirilmiştik. Ahmet Pınar ve Halil Hasdemir ise Başkan Danışmanı olarak görev yapacaklardı. Necmettin Aslan’dan boşalan Elektrik İşletme Müdürlüğü görevine Su İşletmesinde Müdür Yardımcım olan Hüseyin Toklu, Su İşletmesi Müdürlüğüne de Osman Çiftçikara atanmışlardı. Her Başkan Yardımcısı öncelikle önceki Müdürlüğünün işleyişinden sorumlu olacaktı. 26 yaşında Başkan Yardımcılığına yükselmiştim. Su İşletme Müdürlüğü ile birlikte idari konulardan sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapacaktım. Bir gün sonra Belediyenin Atatürk Parkının batı köşesindeki Nikah Salonunda tüm Daire Müdürlerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda yeni görevlendirme ile birlikte hangi Başkan Yardımcısına hangi müdürlüklerin bağlı olacağı Başkan tarafından açıklanmıştı. Başkan Yardımcısı olarak atanan Bizlerde yürütülecek çalışmalar hususunda Daire Müdürlerini bilgilendirmiştik. Artık görev yerim Başkanlık Makamının da olduğu Taş Binaydı. Bir yandan Su İşletmesi ile ilgili proje ve yatırımları takip etmeye çalışıyor, bir yandan da Belediyeye gelen tüm evrak ve dilekçelerin ilgili birimlere havalesi ile sorumluluğum altındaki birimlerin giden evraklarını Başkan Adına imzalıyordum. Sonuçta 12 Eylül 1980 Darbesinin baskısı ve gölgesinde Kente ve Belediyeye sahip çıkmaya çalışıyor, Mersinlilere hizmetlerimizin aksamadan ulaşması çabasını gösteriyorduk. 12 Eylül Darbesi sanki CHP’li Belediyelere karşı yapılmış algısının Konsey tarafından yaratılması ise kabul edilebilir bir durum değildi. Konsey Yönetimi hemen hemen tüm genelgelerinde ve beyanatlarında bunu ihsas etmeye çalışıyor, bir anlamda Halk nazarında CHP ve Solun varlığını silmeye çalışıyordu. Gidişat bir gün sonrasını kestirememe aşamasına gelmişti. Ayakta kalmaya ve dayanmaya gayret gösteriyorduk.
BAŞKAN, 6 ŞUBAT 1981 CUMA GÜNÜ 6. KOLORDU VE ADANA SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞINCA GÖREVDEN ALINMIŞTI.
Başkan, Haluk Bezikoğlu birlikte Belediyenin işlerini takip etmek üzere Ankara’ya gitmişti. Ankara’da Belediyenin devam eden projeleri için Genel Müdürlükler nezdinde görüşmeler yapıyorlardı. Aksayan, duraksayan projelerle ilgili de 6 Şubat Cuma günü öğleden sonra Konsey Üyeleriyle görüşmek için randevu almışlardı. 6 Şubat 1981 Cuma günü mesainin bitmesine az bir zaman kalmıştı. Başkan Başyardımcısı Necmettin Aslan ile odalarımız karşılıklıydı. Necmettin Aslan saat 16.00 gibi dahili hattan Beni aramış ve çok acele yanına gelmemi söylemişti. Odasına girdiğimde elinde A5 boyutunda bir yazı vardı, yüzü asık, canı ise çok sıkkındı. Sesi titreyerek, “-Şu yazıyı okur musun.” Dedi. Yazı Adana 6. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığından geliyordu. Yazıda “Görülen lüzum üzerine Mersin Belediye Başkanı Ali Kaya Mutlu’nun Başkanlık görevine son verilmiş olup, Mersin Belediye Başkanlığı görevini bundan böyle İçel (Mersin) Valisi Fahri Öztürk yürütecektir. Bilgi ve gereğini…” Yazı, Mersin Belediye Başkanlığı ve İçel Valiliğine gönderilmişti. Necmettin Aslan ile birbirimize bakışıyorduk. Ne yapmamız gerektiğine önce karar verememiştik. Başkanı arayalım, bir şekilde ulaşmaya çalışalım düşüncesiyle Kendisini aradık ve Konseyde toplantıdayken iletişim kurmayı başardık. Kendisine yazıyı okuduk, çok soğukkanlı bir biçimde “-Vali Beye haber verin, yarın sabah 9’da da tüm Daire Müdürlerini toplantıya çağırın. Vali Beyi Müdürlerle tanıştırın, bundan sonraki işleyişin Vali Beyin Başkanlığında yürüyeceğini açıklayın. Ben de yarın akşam uçağıyla Haluk Beyle birlikte geliyorum.” demiş, tekrar toplantıya dönmüştü. Başkan telefonda çok sakin ve rahattı. Daha sonraki aylarda yaptığımız sohbetlerde görevden alınacağından haberi olduğunu, bu nedenle de gelen yazının kendisi için sürpriz olmadığını söylemişti. Konseydeki toplantıda şimdiki Atatürk Evinin bulunduğu imar adası ile ilgili konular görüşülüyordu. Bir ara Konsey Üyeleri toplantıdaki gelişmeler üzerine “-Başkan Bu konuda Siz ne diyorsunuz” diye sormuşlar, Başkan’da bu soruya “-Ben artık görevde değilim. Şimdi Yardımcılarım aradı. 6.Kolordu Komutanlığı Beni görevden almış, Başkanlığıma son vermiş. Bundan sonra Vali Bey, Valilikle birlikte Belediye Başkanlığını da yürütecek.” diye yanıt vermişti. Bu yanıtın üzerine hemen Emir Subayından bilginin doğruluğunu teyit etmesi istenmiş, bilginin doğru olduğu anlaşılınca Konsey Üyeleri birbirlerine bakışmışlar ve şaşırıp, kalmışlardı. Başkanın bu konudaki yorumu ise Konseyin haberi olmadan Kolordunun Kendisini görevden aldığı biçimindeydi. Zira Konseyin haberi olsaydı Kendisine aynı saatlerde neden randevu versinler diye değerlendirme yapmıştı. Başkanın talimatı üzerine önce Vali Fahri Öztürk’ü aramış, Kendisini konuyla ilgili bilgilendirmiş, 7 Şubat Cumartesi günü sabah 9 da Belediye Müdürlerinin katılımıyla gerçekleştirilecek toplantının çağrısını Daire Müdürlerine mesai saati bitmeden yetiştirebilmiştik. 12 Eylülden yaklaşık 5 ay sonra Bizler için yepyeni bir dönem başlıyordu. 5 ay önce Başkanın Belediyeye dönüşünü beklediğimiz günlerdeki heyecan, şimdi yerini karamsarlığa ve karanlık bir döneme bırakıyordu. Bizleri zor, hem de çok zor günlerin beklediğini bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu. Bunu zaman gösterecekti. Ancak Benim umudum hiç ama hiç yoktu.
Devam Edecek.
Münif APARI