Mersin yine çok konuşulan, çok yönlü bir haftayı geride bıraktı. Bir yanda sabaha karşı düzenlenen operasyonlarla sarsıldık, diğer yanda tarih kokan yollarda sessiz ve derin bir yürüyüşe çıktık. Kentin bir köşesinde organize suçla kararlı mücadele verilirken, diğer köşesinde üretimin ve turizmin birlikte büyüyebileceğine dair umut verici mesajlar duyduk. Spordan güvenliğe, tarımdan tarihe, medyadan yerel kalkınmaya kadar birçok başlığı barındıran bu hafta, Mersin’in çok katmanlı kimliğini bir kez daha ortaya koydu.
Şafak Vakti Adalet: Mersin’de Çağrı Merkezli Dolandırıcılık Ağı Çökertildi
Geçtiğimiz haftanın belki de en çarpıcı gelişmesi, Mersin merkezli yürütülen siber dolandırıcılık operasyonuydu. “Çağrı merkezi” adı altında kurulan düzeneğin arkasında yatan gerçek, tüyler ürperticiydi. Sözde müşteri temsilcisi kılığındaki dolandırıcılar, özellikle Almanya’daki vatandaşları hedef alarak banka ve kimlik bilgilerini ele geçirip milyonlarca liralık vurgun yapmış.
Bu tür olaylar bize artık suçun biçim değiştirdiğini gösteriyor. Silahlı soygunlar, gasp olayları yerini klavyeyle işlenen dijital suçlara bırakıyor. Mersin Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı bu başarılı operasyon, sadece bir çetenin çökertilmesi değil, aynı zamanda bir güvenlik mesajıdır: Bu şehirde dolandırıcılara yer yok.
Durmuş Deniz’den Anamur Vizyonu: Toprak ve Deniz Birlikte Büyüyecek
Mersin’in batısında, Akdeniz’in maviye çaldığı kıyılarda sessizce büyüyen bir potansiyel var: Anamur. Belediye Başkanı Durmuş Deniz’in yaptığı açıklamalar, bu potansiyelin artık daha görünür ve yönlü hale geldiğini gösteriyor. Tarım ve turizmin iç içe geçmesi, bölgenin kaderini değiştirebilir.
Muz, çilek, avokado gibi tropikal ürünlerin üretiminde marka haline gelen Anamur’un doğal güzellikleri, tarihi kaleleri ve serin yaylaları, dört mevsim turizmin önünü açıyor. Başkan Deniz’in vurguladığı gibi, doğru planlama ve tanıtımla Anamur, Mersin’in kalkınma lokomotiflerinden biri olabilir. Bu topraklar bereketli. Yeter ki bu bereket doğru ellerde, doğru politikalarla yönetilsin.
Tarihe Yolculuk: Kilikya Yolu’nda Sessiz Bir Yürüyüş
Bir yanda teknolojiyle işlenen suçlar, diğer yanda binlerce yıl önce taşlarla örülmüş medeniyetlerin izleri... Mersin’in belki de en özel tarafı, bu iki ucu birden içinde barındırması. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen “Tarihi Kilikya Yolu Yürüyüşü” de bunun en güzel örneklerinden biri oldu.
Katılımcılar, Toroslar’ın eteklerinden Akdeniz kıyılarına uzanan bu antik yolu adımlarken, sadece doğayla değil, geçmişle de temas kurdu. Yürüdükleri taşlar, binlerce yıl öncenin tüccarlarına, askerlerine, göçerlerine tanıdık gelen taşlardı. Bu etkinlik bir spor faaliyeti değil; bir hafıza tazelemesi, bir aidiyet arayışıydı.
MSK Mersin’den Gurur Veren Başarı: İlk Sezonda Play-Off Bileti
Ve haftanın yüz güldüren bir diğer gelişmesi de spor sahalarından geldi. MSK Mersin Basketbol Takımı, Türkiye Basketbol Ligi’ndeki ilk sezonunda gösterdiği istikrarlı performansla Play-Off biletini kaptı. Bu başarı, sadece bir sportif zafer değil; aynı zamanda Mersin’in gençlerine, spora olan yatırımına ve kent ruhuna duyulan inancın da bir sonucu.
Yeni kurulmuş bir takım olmasına rağmen kısa sürede büyük bir sinerji yakalayan MSK Mersin, hem oyun disipliniyle hem de tribün desteğiyle dikkat çekti. Bu başarı, Mersin’in sadece üretim ve tarih değil, spor kenti olma yolunda da emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. Şimdi gözler Play-Off mücadelelerinde. Bu şehir, parkede de alkışı hak ediyor.
Yerel Basın Buluştu: Anamur’da Tanıtım ve Teşekkür Vurgusu
Haftanın bir diğer önemli gelişmesi ise medyanın mutfağında yaşandı. Akdeniz Gazeteciler Federasyonu (AGF) üyeleri, Anamur Belediyesi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde Anamur’da ağırlandı. Buluşmanın ana teması, tanıtımın ve doğru iletişimin bölgesel kalkınmadaki rolüydü. Bu tür buluşmalar, sadece gazeteciler arasında değil, şehir ile medya arasında da köprü kuruyor.
Toplantının en anlamlı anlarından biri ise, mesleğimde yarım asrı geride bırakmaya hazırlanan AGF Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin İnternet Gazetecileri Derneği Başkanı olarak bana ve 50 sine takla attıran sevgili arkadaşım Kamil Cömertler'e takdim edilen plaketti. Basın mesleğine adanmış bir ömrün, sahici bir vefa duygusuyla onurlandırılması, gazetecilere de “kalıcı olmak” fikrini hatırlattı. Kalıcı olan haber değil, onu üreten emeğin izidir.
Geleceği Konuşurken Bugünü Unutmamak Gerek
Bu gelişmeler bize bir kez daha gösterdi ki; Mersin sadece bir şehir değil, yaşayan, dönüşen, dirençli bir organizmadır. Güvenlikten spora, üretimden basına kadar birçok alanda atılan her adım, bir bütünün parçası.
Her operasyon, bir tehdidin bertarafıdır. Her yeni vizyon, bir umudun filizlenmesidir. Her yürüyüş, bir hafızanın tazelenmesidir. Her maç, birliğin ve motivasyonun sembolüdür. Ve her ödül, emeğe duyulan saygının sessiz bir ilanıdır.
Haftanın özeti budur: Mersin yaşıyor. Hem de tüm derinliğiyle, tüm zenginliğiyle, tüm samimiyetiyle…