Mersin'de Annelerden Yükselen Ses: Kurtarın Çocuklarımızı

"..Ne yazık ki doğru! Mersin’in birçok sokağında, çoğumuzun hiç duymadığı; geceleri bir annenin yastığa boğulmuş çığlığında saklı feryatlar var: “Kurtarın çocuklarımızı…”

Abone Ol

Sessiz çığlık bunlar.

Bir Anne “Oğlum Ölüyor” diye haykırıyor telefonun ucundan.

Bir annenin sesi yankılanıyor Mersin’in ara sokaklarında...

“Kızım ölüyor, ne olur bir şey yapın!”

Uyuşturucu bataklığına saplanmış binlerce çocuk, genç ve hatta artık orta yaşa dayanmış nice can… Ve bu bataklıkta çırpınan sadece onlar değil, en az onlar kadar anneler, babalar da boğuluyor. Gözleri yaşlı, yürekleri dağlı insanlar bu şehirde her gün biraz daha umutsuzluğa sürükleniyor.

Mersin’de sayıları azımsanamayacak kadar çok olan madde bağımlısı gençlerin aileleri son barutlarını kullansalar da çocukları için asla pes etmiyorlar.

Her çareye başvurdular, kapı kapı dolaştılar ama karşılarında duvar gibi bir yasa var:

“18 yaşını geçmişse, kendi isteği dışında tedaviye alınamaz.”

Peki ya bu genç “ölmek istiyorum” derse? Ailesi onun yerine karar veremez mi?

Onu yaşatmak isteyen annesi, babası devletten ne ister ki? Sadece yaşasın, iyileşsin, hayata dönsün istiyorlar. Oğullarının, kızlarının mezar taşını değil; yeniden hayata tutunuşunu görmek istiyorlar.

Uyuşturucu ile Mücadele Eden Aileler Derneği'nin, ailelerin, çocukları için yükselttikleri feryadı artık duymazdan, görmezden gelemeyiz.

Bunca sivil toplum yöneticileri, bunca aileler ne diyor?

“Devlet, tam bağımlı bireylere zorunlu tedavi yasasını çıkarsın.”

Ve bu da yetmez. Bu gençler için sadece klinikler değil, rehabilitasyon merkezleri, meslek edindirme atölyeleri, yaşam köyleri kurulmalı.

Saadet Partisi Mersin İl Başkanlığı bu konuyu gündeme taşıyarak toplumda yankı uyandırmaya hazırlanıyor. Sloganları da çok anlamlı:

“Gerçek çözüm halkın sesinde, ortak aklın gücündedir.”

Bu mücadele sadece bir siyasi partinin değil, tüm toplumun, özellikle de devletin asli görevidir. Çünkü uyuşturucu yalnızca bireyi değil, toplumun ruhunu da kemiriyor.

Yasalar değişmeli. Vicdanlar harekete geçmeli. Bu çocuklar hepimizin çocuğu. Her biri bir annenin gözbebeği. Bugün onların evinde yankılanan ağlama, yarın sizin kapınızı da çalabilir.

Devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplumun, sağlık kurumlarının, kolluk güçlerinin top yekûn bir seferberlik ilan etmesi gerekiyor. Bu gençleri kaderine terk etmek, göz göre göre ölüme bırakmaktır.

Ve unutmayalım:

Bir çocuğu kurtarmak, bir nesli kurtarmaktır.

Haydi Mersin! Sende ayağa kalk: Bu aileler ve bu çocukları için.