GENEL

Nihal Doğan Skandalı: Perde Arkası

Ölüm haberini övgü dolu sözlerle yayınlayanların yüzleri, Doğan’ın geçmişini yeniden okuduktan sonra kızaracak mı?

Abone Ol

Ölüm haberini övgü dolu sözlerle yayınlayanların yüzleri, Doğan’ın geçmişini yeniden okuduktan sonra kızaracak mı?

Hollanda’nın en büyük ve ciddi dergisi HP DE TİJD, mefta’nın dolandırıcılıkları ile ilgili olarak 8 sayfa haber yayınlamıştı.


İlhan KARAÇAY yazdı:

Allah rahmet eylesin ama ölenin arkasından konuşulurmuş…

Bir insanın ölümünden sonra susmak, çoğu zaman bir incelik, bazen de bir zarafettir. Ne var ki, ardında bıraktığı iz koca bir toplumu yanıltmışsa, kamu kaynakları yağmalanmışsa ve gazeteciler bu yanılgıya bilerek ya da bilmeyerek ortak olmuşsa, artık susmak da bir tür suça ortaklık halini alabilir.

Nihal Doğan’ın vefatı üzerine bazı medya mensuplarının kaleme aldığı övgü dolu satırlar, gazetecilik mesleğinin temel ilkesi olan “sorgulama”yı yok sayan bir aceleciliğin, ya da daha vahimi, bilinçli bir görmezden gelmenin örneğidir.
“Öncü gazeteci”, “kültürel hafızanın bekçisi” gibi sıfatlarla adeta temize çekilen bir figür, gerçekte birden fazla adli dosyanın merkezinde yer almış, toplumun güvenini kötüye kullanmış bir kişi olarak kayıtlara geçmiştir.

Benim bu yazım, gerçeğin üzerini örten değil; altını çizen bir çabadır. Evet, Nihal Doğan bir dönem televizyon ekranlarında yer aldı. Evet, kamuoyuna hitap eden görevlerde bulundu. Ama bu görevleri nasıl ve ne uğruna kullandığı da apaçık ortadadır.

Kimi gazetecilerin, meslektaş dayanışması adına gerçeği eğip bükmesi; kimi yayın organlarının, geçmişte defalarca belgelenmiş skandalları yok sayarak “saygı duruşu”na geçmesi, basının hafızasını sıfırlayan bir zaaf örneğidir. Meslekî hafıza, sadece başarıyı değil, istismarı da hatırlamalıdır.

Ölüm, kimseyi aklamaz. Hele hele kamuya karşı işlenmiş suçları ve o suçlardan zarar görenleri hiçe sayarak oluşturulan anlatılar, ne gazetecilik etiğine ne de toplumsal sorumluluğa sığar.

İOT

Nihjal Doğan’ın ölümünden sonra bir garip açıklama da, Türkler İçin Danışma Kurulu İOT’nin şimdiki başkanından geldi.
Başkan Zeki Baran, Nihal Doğan’ın ölümünden sonra yaptığı açıklamada, gazetecilerin yaptığı yanlıştan daha büyük bir yanlış yaparak, meftayı çok öven cümleler kurdu.
Haberimin sonuna doğru okuyacağınız, “Nihal Doğan İOT’den de kovuldu” gelişmesinden haberi olmayan Zeki Baran, bu haberi okuduktan sonra yanlışını anlayacaktır sanırım.

İŞTE ŞİMDİ SÖZÜ EDİLEN NİHAL DOĞAN HAKKINDA DAHA ÖNCE YAZILANLAR VE ÇİZİLENLERİN BUGÜNKİ YORUMU VE O HABERLERİN ORİJİNALLERİNİ SUNUYORUM:

Nihal Doğan ismi, bir dönem Hollanda’daki Türk toplumunun yükselen figürlerinden biri olarak anılıyordu. Eğitimden kültüre, siyasetten sivil topluma birçok alanda temsil gücüne sahipti. Ancak geride kalan yıllar, bu temsilin ne kadar suistimal edildiğini ortaya koyan belgelerle doldu.

Şimdi geriye bir soru kalıyor: Kamu kaynaklarının kötüye kullanımında siyasetin ve bürokrasinin ne kadar suçu var?

HP DE TİJD DERGİSİ DOSYASI: KAPATILAMAYAN BİR SKANDAL

Hollanda’nın saygın dergisi HP De Tijd, “Doğan Vakası” başlığıyla yayınladığı 8 sayfalık özel dosyada, Eindhoven Belediyesi’nden alınan yüzbinlerce euroluk sübvansiyonun nasıl bir aile çıkarı mekanizmasına dönüştürüldüğünü ortaya koydu.

Vakıf başkanı olarak görev yapan Nihal Doğan, kendi şirketine danışmanlık hizmeti verdirerek kamu kaynaklarını kendine aktardı. Danışman olarak kesilen faturalarda faaliyet kanıtı yoktu; çoğu ödeme karşılıksızdı. HP De Tijd’e göre, yalnızca 1999–2000 yılları arasında kendisine 121.954 gulden fazla ödeme yapılmıştı.

Üstelik bu organizasyonun mali işleri, Doğan’ın kardeşleri tarafından yönetiliyordu.

BİR İNTİHAR GİRİŞİMİ VE BİR ÜLKENİN İTİBARI

Skandal bununla sınırlı kalmadı. 2003 yılında yürütülen soruşturma sırasında Nihal Doğan, vergi kaçakçılığı, evrakta sahtecilik, muhasebe kayıtlarının tutulmaması ve en sarsıcısı olmak üzere ikamet izni dolandırıcılığı suçlamalarıyla gözaltına alındı.

Doğan’ın kişi başı 11.000 euro karşılığında sahte oturma izni vaadiyle Hollanda’ya getirdiği 41 yaşındaki bir Türk vatandaşı, tutuklu bulunduğu Roermond Cezaevi’nde intihara teşebbüs etti.

Avukat David Moszkowicz, Doğan’ın bu kişiyle kişisel ilişkisi olduğunu, poliste intihar girişimi yapan şahsın kontrolsüz şekilde cezaevine sevk edilerek kaderine terk edildiğini belirtti.

Savcılık bu gelişme üzerine, sübvansiyon yolsuzluğu ve ikamet izni sahtekârlığı dosyalarını ayırma kararı aldı. Doğan, suçlamaların odağında, ancak kamuoyunun ilgisinden uzak bir biçimde yargılanmaya devam etti.

KUMAR TUTKUSU VE ŞARTLI TAHLİYE

Savcılık, Nihal Doğan’ın kumar bağımlılığı nedeniyle kamu güvenliği açısından risk oluşturduğunu belirtti. Ancak mahkeme, Doğan’ı özel bir bağımlılık kliniğinde tedavi görmesi şartıyla tutuksuz yargılama kararı verdi. Pasaportuna el konuldu, yurtdışına çıkışı yasaklandı.

İOT’DEN ATILDI, SİVİLTOPLUM İTİBARINI KAYBETTİ

Doğan, bir dönem Türkleri temsil ettiği İOT (Hollanda Türk Danışma Kurulu)’ndan da çıkarıldı. Kurul, hakkında bu kadar ağır suçlama bulunan bir ismin temsil yetkisine sahip olamayacağını açıkladı. “Masumiyet karinesi” ilkesi korunmakla birlikte, kurum itibarının öncelendiği vurgulandı.

SORU İŞARETLERİ: SİYASİ HİMAYE VAR MIYDI?

Olayın en tartışmalı yönlerinden biri, Doğan’ın bağlı olduğu PvdA (İşçi Partisi) ve Eindhoven Belediyesi arasındaki ilişki oldu. HP De Tijd, dönemin Belediye Başkanı ve PvdA’lı yöneticilerin, Doğan hakkında gelen uyarılara rağmen süreci geciktirdiğini, Ernst & Young soruşturmasının da bu nedenle yıllar sürdüğünü yazdı.

Bu süreçte, Doğan’ın savunma stratejisi ise hep aynıydı: Sürekli itirazlar ve Bilgi Edinme Yasası başvurularıyla dosyaları kilitlemek.

BİR “ZÜBÜK” PORTRESİ: SOSYAL FAALİYETTEN SUÇLAMALARA

Doğan, Türkçe televizyon programı sunuculuğundan festival organizasyonlarına, kültürel projelerden kardeş şehir anlaşmalarına kadar birçok alanda aktifti. Ancak tüm bu faaliyetler, sübvansiyonların denetimsiz harcanması, vaatlerin yerine getirilmemesi ve sahtecilik iddialarıyla gölgelendi.

Örneğin:

Türkiye’den getirilen saz hocasına ödeme yapılmadı.

Festival sonrası, yüzbinlerce guldenlik gelir yetmediği gerekçesiyle, Türk işyerlerinden ek “100’er gulden” istenerek para toplandı.

Muğla ve Mersin gibi şehirlerle kurulan “kardeş şehir” projeleri, şahsi menfaat sağlamak için araç haline getirildi.

SİYASİ DOĞRUCULUĞUN BEDELİ

“Doğan Vakası”, yalnızca bir bireyin işlediği iddia edilen suçların değil, aynı zamanda kurumsal ihmallerin ve siyasi çekingenliğin de hikâyesi.

Eindhoven Belediyesi, kamu paralarının ne kadarının geri alınabileceğini bilmeden süreci adalete havale etti. Adli merciler ise hâlâ dosyaları “raf dışı” tutmakla meşgul.

Bir kişinin, bir topluluğun sırtından yükselip aynı topluluğa bedel ödettiği bu hikâye, tarihe sadece bir skandal olarak değil; denetlenmeyen güç ve siyasi dokunulmazlığın yol açtığı bir çürüme örneği olarak geçecek.

İLK TANIKLIK BENDEN, UYARDIM AMA DİNLENMEDİ

Doğan’ın kamuya açık kariyerinin ilk adımı, 1976 yılında Hollanda’da Türkçe yayın yapan “Pasaport” adlı televizyon programıydı. Programın yapımcısı olarak ben kendisini spiker olarak seçmiş ve göreve başlatmıştım. İlerleyen zamanlarda Doğan’ın bazı etik dışı davranışlarına tanık oldum ve durumu NOS yönetimine bildirdim. Ancak kamu yayıncısı, bu uyarıya gereken önemi göstermedi. Bu lakaytlığa tepki olarak programdan ayrıldım. Bu karar, medyada kişisel sorumluluğun ve kamuya karşı görev bilincinin nadir örneklerinden biri olarak kayıtlara geçti.


Nihal Doğan bir ara İnterpol’ün ‘arananlar’ listesindeydi. İzmir’de sınır kapısında tutuklandıktan sonra, devereye giren Hollanda hükümetinin yardımı ile serbest bırakılmıştı.

NİHAL DOĞAN HAKKINDA DAHA ÖNCE YAZILANLAR

Hollanda Türkleri’nin yüzkarası:

Nihal Doğan

Ülkenin en ciddi dergisi HP DE TİJD, sübvansiyon yolsuzluğu yapan Türk kadını hakkındaki sekiz sayfalık haberi aynı zamanda kapak yaptı. Hollanda radyolarında dört gün boyu yapılan reklam anonslarında “Türk kadını Nihal Doğan’ın sübvansiyon yolsuzluğu dosyası” denildikçe Hollanda Türkleri kahroldu.

Yorum-Haber: İlhan KARAÇAY

Hollanda’nın en ciddi ve saygın dergisi olarak bilinen HP DE TİJD, Türk kadını Nihal Doğan’ın sübvansiyon yolsuzluğu ile ilgili olarak tam sekiz sayfalık bir röportaj yayınladı. Dergi bununla yetinmeyerek bu konuyu kapak yaptı.

“Doğan vakası” başlığı ile hazırlanan kapakta, Nihal Doğan’ın iki kızkardeşi ile birlikte ne şekilde sübvansiyon yolsuzluğu yaptığı büyük harflerle anons edildi.

HP DE TIİJD dergisi, piyasaya çıktığı çarşamba gününden pazar gününe kadar, dört gün boyunca radyo ilanı yayınlattı. Radyolarda her saat başı, “Türk kadını Nihal Doğan’ın sübvansiyon yolsuzluğu dosyası” denildikçe Hollanda Türkleri kahroldu.

HP DE TİJD, gazeteniz DÜNYA’nın da daha önce defalarca yayınladığı Nihal Doğan olayını, iki ünlü gazeteci Matt Dings ve Frans Dekkers’e yeniden araştırttı.

İki ünlü gazeteci, haftalarca süren çalışmadan sonra tam sekiz sayfalık bir röportaj yayınladı.

Yayınlanan röportajda, “Özellikle Eindhoven Belediyesi, Nihal Doğan’ın her projesi için istediği sübvansiyona, yabancıları rencide etmemek için evet dedi ve yüzüne gözüne bulaştırdı” şeklindeki saptama, Nihal Doğan’ın Türkler’in sırtından ne şekilde para kazandığını ortaya koydu.

Neler yazmıştık?
Hatırlayacaksınız, Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Kurulu’na atandığı zaman, ‘Zübük’ diye tanımladığımız ve tüm mahir yönlerini tanıttığımız bu hanımefendi için kimileri sessiz savunmaya geçmişti. Bizim bu hanımefendi ile kişisel bir kavgamız olduğu için bu yayınları yaptığımızı ileri sürenler olmuştu. Biz ise, her zaman doğruyu yazdığımızı, kişisel dostluk ve kızgınlıklar nedeniyle ne hatır haberi ne de yerme haberi yapmayacağımızı belirtmiştik.

Zübük hanımın sübvansiyon hortumlama iddiaları artık yargıya gitti, tutuklandı ve sonra şartlı tahliye edildi.

Biz bu haberleri okudukça kahrolduk. Bizden birinin, bizim için nasıl para yonttuğunu okudukça hayretlere düştük. Sırtını bir siyasi partiye dayayarak kurtuluş yolu aramak fayda etmedi. Bizzat Belediye Başkanı’nı bile kafa kola alan bu hanımefendi, kendisini kollayanların da başını yaktı. Zira, soruşturmanın akibetini tehlikeye atan Belediye Başkanı hakkında da soruşturma açıldı.

Daha önce de yazmıştık. Bu hanımefendinin para koparma için düşünmediği yöntem kalmamış gibi. Hollandaca haberlerde göreceğiniz gibi, Muğla ile Eindhoven’i
‘Kardeş şehir’ yaparak, bu ilişkiden bile menfaat sağlamaya çalışmış.

Bu konuda ben de bir anımı anlatayım:
1984 seçimlerinde rakibim olan Mersin Belediye Başkanı Kaya Mutlu, yıllar sonra beni öğle yemeğine davet etmişti.

Eşim ile birlikte gittiğim davet bir balıkçı lokantasında gerçekleşti. Mutlu’nun yanında Halkla İlişkiler Müdürü bayan vardı. Sohbet sırasında bu bayanın Holanda’ya gelmiş olduğunu ve Eindhoven’de kalmış olduğunu öğrendim. Biraz irdelediğim zaman bu bayanın, bizim Zübük’ün misafiri olarak konakladığını öğrendim.
Bu ilişkinin nereden kaynaklandığını sorduğum zaman, Zübük hanımın Mersin’e giderek bir ‘Kardeş şehir’ teklifi götürdüğünü duydum.

Düşünün bir kere. Bu Zübük hanım sanıyorum Samsunlu. Neden Samsun’a gitmez de, Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak, ‘Kardeş şehir’ aramalarına girer?
Biz Hollanda basınından Muğla ilişkisini öğrendik. Tesadüfen de Mersin ilişkisini öğrendik.

Kim bilir, Türkiye’nin daha hangi şehirleri ile bu ilişkileri kurmuş?
Tabiiki her ilişkiden de mutlaka bir menfaat sağlamıştır.

Nihal Doğan’ın yolsuzlükları sübvansiyonla sınırlı kalmadı. İkamet izni alacağı vaadiyle kandırdığı bir Türk’ün intiharına neden olduğu da iddia ediliyor.

Hollanda’da öğretmenlik, Türkçe Tv yayınında spikerlik, Yurtdışında Yaşayan Türkler Koordinasyon Kurulu üyeliği, Hollanda Türkiyeli Kadınlar Birliği Başkanlığı, Eindhoven Türk Kadınlar Birliği Başkanlığı ve İl Genel Meclisi üyeliği ile ünlenen Nihal Doğan, sosyal ve kültürel amaçlı (!) faaliyetlerini kötüye kullanma suçlarından sonra, para karşılığı sahte ikamet izni düzenleme ve kurbanlardan birinin intiharına sebep olma suçu ile yargılanıyor.

Sahtecilik, sübvansiyonu zimmete geçirme, vergi yolsuzluğu ve döküman gizleme suçlarından 23 yaşındaki oğlu, 42 yaşındaki bir erkek ve 28 yaşındaki bir kadınla birlikte tutuklanan Nihal Doğan, savcılığın iddiasına göre, ikamet izni alma vaadiyle getirdiği 41 yaşındaki bir Türk’ün intiharına sebep oldu.

İntihara teşebbüs eden 41 yaşındaki Türk’ün aile fertlerinin tuttuğu ünlü avukat D. Moszkowicz’in iddiasına göre, kişi başına 25 bin gulden (11.000 Euro) alan Nihal Doğan, ikamet izni alma vaadi ile getirdiğı kişilerden birinin intiharına sebep oldu. Nihal Doğan’ın, intihar eden bu kişi ile özel ilişkiye de girmiş olduğunu ileri süren avukat Moszkowicz, 2000 yılının nisan ayında Hollanda’ya gelen kurbanın, geçtiğimiz 28 mayıs günü yakalandığını ve yakalandığı gün Eindhoven polis bürosunda plastik bir bıçakla damarlarını keserek intihara teşebbüs ettiğini ama başaramadığını belirtti.
41 Yaşındaki Türk’ün daha sonra Roermond hapishanesine götürüldüğünü belirten Moszkowicz, kurbanın 31 mayıs günü bu intiharı gerçekleştirdiğini anlatırken, “Hücrede bulunan televizyon kablosu ile kendini asan bu tutuklu için hiç bir önlem alınmamıştı. Eindhoven’deki polis hücresinde intihara teşebbüs ettiği için sürekli kontrol edilen kurban, Roermond hapishanesinde kaderine terkedildi” dedi.
Moszkowicz, polisten edindiği bilgiye göre, Nihal Doğan’ın başkalarına da sahte ikamet izni düzenlediğini söyledi.

Den Bosch Adliyesi Savcısı, Nihal Doğan hakkındaki davaların ayrılması gerektiğini, sübvansiyon yolsuzluğu davası ile sahte ikmet izni düzenleme davalarının ayrı tutulması gerektiğini açıkladı.

Şartlı tahliye

Nihal Doğan’ın savunmasını yapan avukat J. Coumans, tutukluluk süresi uzatılmak istenen müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını talep etti. Savcılık ise Nihal Doğan’ın bir kumar müptelası olduğunu, serbest bırakılması halinde bu tutkunun daha değişik zararlara yol açabileceğini öne sürerek talebin reddini istedi. Ancak mahkeme heyeti çok şartlı bir tutuksuz yargılamayı onayladı.
Mahkemenin şartlarından biri, kumar müptelası olduğu saptanan Nihal Doğan’ın ‘Novadic’ adlı özel bir klinikte tedavi görmesi. Bu özel klinikte sadece ‘müptelalar’ terapi yoluyla tedavi ediliyor.
Tahliye şartlarından biri de, Nihal Doğan’ın yapılmakta olan soruşturma va araştırmaları zora sokmaması. Doğan’ın Hollanda dışına çıkmaması için pasaportuna el kondu, diğer seyahat dökümanları elinden alındı ve yurtdışına çıkış yasağı kondu.

İşte geçmişi

Nihal Doğan’ın sosyal ve kültürel amaçlı (!) faaliyetleri, Türkler için yayınlanan TV programında spikerlik yaparken başlamıştı.
Eindhoven’de yaşayan Türkler’e saz kursu vermek için Belediye’ye başvuran Doğan, bu konuda gerekli sübvansiyonu aldı. Türkiye’den bir saz hocası getirdi. Bunun için bir Türk seyhat bürosundan 1600 guldenlik bir bilet aldı. Bu seyahat bürosunun parasını ödemeyen Doğan, daha sonra Amsterdam’daki Turizm Müşavirliği’i ile görüştü ve bu paranın müsavirlikçe ödenmesini istedi. Ne var ki, seyahat bürosunun parası hiç ödenmedi.
Türkiye’den getirilen saz hocasına da vaat edilen para ödenmedi ve açıkta bırakıldı.
Nihal Doğan’ın bu faaliyet için belediyeden yüklü bir meblağ aldığı, buna karşı hiç bir harcama yapmadan kısa süreli bir saz kursu verdirdiği ileri sürüldü.

Nihal Doğan’ın ikinci kültürel faaliyeti büyük bir festival organizesi ile gecekleşti. Bunun için Eindhoven Belediyesi’nden , Ankara’da Türk Tanıtma Fonu’ndan, başta Philips olmak üzere çeşitli büyük firmalardan ve Hollanda’daki Türk işyerlerinden yüzbinlerce gulden para toplayan Doğan, bu da yetmezmiş gibi, festival sonrasında Türk işyerlerine gönderdiği bir mektupta, “Bu festival için topladığım paralar yetmedi. Sizlerin vereceği 100’er gulden ile bu açığı kapatabilirim” diyerek para toplamaya devam etti.

Nihal Doğan’ın hakkında takibat açılmasına ve hatta tutuklanmasına neden olan marifetlerinin en ilginci ise, bir milyon guldene ulaşan bir yolsuzluk oldu.
Savcılık iddiasına göre bu yolsuzluğun kısa özeti şöyle:
Nihal Doğan, Eindhoven Türk kadınlar Birliği Başkanlığı’nı yürütürken, bir de ‘Stichting Arbeid en Scholing (SAS)’ adlı bir vakıf kurdu. Bu vakıf, Eindhoven’deki Türkler’e meslek kursları verecekti.
1991’den 1995’e kadar bu vakıfın başkanlığını yapan Doğan, daha sonra başkanlıktan istifa etti ve danışmanlık yapmaya başladı. Danışmanlığı bir kontratla garantiledi. Bu kontrata göre, Nihal Doğan sübvansiyon işlerini takibedecek ve bundan komisyon alacaktı.
Ne var ki, iki kızkardeşi Zühal ve Nuray’ı da yönetime sokan Nihal Doğan, aslında sadece kendisinin kontrolunda olan bu vakıf için alınan sübvansiyonların büyük bir bölümünü kendi firması olan IMM”ye aktardı.

Vakıfın mali müşavirliğini yapan Hanny van Kessel, SAS içindeki gidişatın yanlışlığı karşısında isyan etti ve vakıftan Nihal Doğan’ın firmasına aktarılan paraların hesabını sormaya başladı. Yolsuzluğun sadece para aktarmakla değil, araç gereç alımı ile de yapılmakta olduğunu saptayan Van Kessel bu durumu yetkili mercilere duyurma kararı aldı.
İşte bundan sonra Eindhoven medyası ayağa kalktı.
Daha önce DÜNYA’da yayınladığımız Hollandaca haberler, durumun vahametini ortaya seriyordu.

Soruşturmanın iki yılı aşkın bir zamandır tamamlanamayış nedenini, Nihal Doğan’ın bağlı olduğu İşçi Partisi ve bu partinin üyesi olan Belediye Başkanı tarafından engellemesine bağlayan Hollanda medyasında neler yazıldığını diğer sütunlarımızda bulacaksınız.

İOT’den atıldı
Nihal Doğan’ın zaten haksız bir şekilde yer aldığı Türkler İçin Danışma Kurulu İOT’den atıldığı öğrenildi. Adı şaibelere karışmış birinin yönetimde yer almasından rahatsızlık duyan temsilcilerin isteği üzerine İOT’den atılan Nihal Doğan, suçsuzluğu ispatlandığı takdirde görevine geri dönebilecek.

NİHAL DOĞAN İNTİHARA SEBEP OLDU !

* Büyük meblağ karşılığında ikamet izni alma vaadi ile Hollanda’ya getirdiği Türk Roermond hapishanesinde intihara teşebbüs etti etti.

* Nihal Doğan’ın kumar müptelası olduğu saptandı ve klinikte tedavi görmesi şartıyla serbest bırakıldı.

* Türkler’i temsilen bulunduğu İOT’den atıldı.

İlhan KARAÇAY

Hollanda’da öğretmenlik, Türkçe Tv yayınında spikerlik, Yurtdışında Yaşayan Türkler Koordinasyon Kurulu üyeliği, Hollanda Türkiyeli Kadınlar Birliği Başkanlığı, Eindhoven Türk Kadınlar Birliği Başkanlığı ve İl Genel Meclisi üyeliği ile ünlenen Nihal Doğan, sosyal ve kültürel amaçlı (!) faaliyetlerini kötüye kullanma suçlarından sonra, şimdi de para karşılığı sahte ikamet izni düzenleme ve kurbanlardan birinin intiharına sebep olma suçu ile yargılanıyor.

Sahtecilik, sübvansiyonu zimmete geçirme, vergi yolsuzluğu ve döküman gizleme suçlarından 23 yaşındaki oğlu, 42 yaşındaki bir erkek ve 28 yaşındaki bir kadınla birlikte tutuklanan Nihal Doğan, savcılığın iddiasına göre, ikamet izni alma vaadiyle getirdiği 41 yaşındaki bir Türk’ün intihar teşebbüsüne sebep oldu.

İntihara teşebbüs eden 41 yaşındaki Türk’ün aile fertlerinin tuttuğu ünlü avukat D. Moszkowicz’in iddiasına göre, kişi başına 25 bin gulden (11.000 Euro) alan Nihal Doğan, ikamet izni alma vaadi ile getirdiğı kişilerden birinin intihar teşebbüsüne sebep oldu. Nihal Doğan’ın, intihara teşebbüs eden bu kişi ile özel ilişkiye de girmiş olduğunu ileri süren avukat Moszkowicz, 2000 yılının nisan ayında Hollanda’ya gelen kurbanın, geçtiğimiz 28 mayıs günü yakalandığını ve yakalandığı gün Eindhoven polis bürosunda plastik bir bıçakla damarlarını keserek intihara teşebbüs ettiğini ama başaramadığını belirtti.
41 Yaşındaki Türk’ün daha sonra Roermond hapishanesine götürüldüğünü belirten Moszkowicz, kurbanın 31 mayıs günü bu intihara teşebbüsünü gerçekleştirdiğini anlatırken, “Hücrede bulunan televizyon kablosu ile kendini asan bu tutuklu için hiç bir önlem alınmamıştı. Eindhoven’deki polis hücresinde intihara teşebbüs ettiği için sürekli kontrol edilen kurban, Roermond hapishanesinde kaderine terkedildi” dedi.
Moszkowicz, polisten edindiği bilgiye göre, Nihal Doğan’ın başkalarına da sahte ikamet izni düzenlediğini söyledi.

Den Bosch Adliyesi Savcısı, Nihal Doğan hakkındaki davaların ayrılması gerektiğini, sübvansiyon yolsuzluğu davası ile sahte ikmet izni düzenleme davalarının ayrı tutulması gerektiğini açıkladı.

Şartlı tahliye

Nihal Doğan’ın savunmasını yapan avukat J. Coumans, tutukluluk süresi uzatılmak istenen müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını talep etti. Savcılık ise Nihal Doğan’ın bir kumar müptelası olduğunu, serbest bırakılması halinde bu tutkunun daha değişik zararlara yol açabileceğini öne sürerek talebin reddini istedi. Ancak mahkeme heyeti çok şartlı bir tutuksuz yargılamayı onayladı.
Mahkemenin şartlarından biri, kumar müptelası olduğu saptanan Nihal Doğan’ın ‘Novadic’ adlı özel bir klinikte tedavi görmesi. Bu özel klinikte sadece ‘müptelalar’ terapi yoluyla tedavi ediliyor.
Tahliye şartlarından biri de, Nihal Doğan’ın yapılmakta olan soruşturma va araştırmaları zora sokmaması. Doğan’ın Hollanda dışına çıkmaması için pasaportuna el kondu, diğer seyahat dökümanları elinden alındı ve yurtdışına çıkış yasağı kondu.