Sodom ve Gomora, Eski Ahit'teki Tekvin kitabında bahsedilen iki antik şehirdir.
Bu iki kentte yaşayan Lut kavminin günahlarını ve günahlarının cezası olarak yaşadıklarını hepimiz biliriz; çünkü onların başına gelenler tarih boyunca öykülere, anlatılara konu olmuştur. Bu esrarengiz öykü, Tanrı'nın gazabının ne denli yıkıcı olabileceğini gösteren uyarıcı bir örnek kabul edilegelmiştir…
Özetlersek; Tanrı, bugünkü Ürdün ve İsrail arasındaki Lut Gölü bölgesinde bulunan bu kente hak ettikleri cezayı vermek üzere iki meleğini gönderir. Melekleri İbrahim’in yeğeni Lut karşılar; kente gitmemeleri, evine gelmeleri, kendisinin konuğu olmaları için onlara yalvarır. Zor da lsa dileğini kabul ettirir. Evine aldığı meleklere hizmet eder. Bir süre sonra kentin günahkarlığı hayat tarzı edinmiş halkı, Lut’un evini sarar, ondan evine gelen yabancıları isterler. Onları bize ver kullanalım, derler. Lut, “Size erkek eli değmemiş kızlarımı vereyim, bu insanlar benim konuğumdur, beni rezil etmeyin” diye yalvarırsa da azgın kalabalık, “Bizim kızlarla işimiz olmadığını bilirsin” der, Lut’u dinlemez. Durumdan rahatsız olan melekler, Melekler Lut’a ailesini kaçırmasını, asla arkalarına bakmamalarını, kimsenin kendilerine zarar veremeyeceğini söyler; Lut, ailesi ile kaçarken karısı arkasına bakar ve tuzdan bir heykele dönüşür.
Sodom ve Gomora kentleri de yok olur.
Bu efsane, insanların ahlaki değerlere dikkat etmesi ve Tanrı'nın gazabından kaçınmak için kötü eylemlerden sakınması gerektiğini anlatan bir uyarı olarak kabul edilir.
Türkiye Sodom değildir, Gomora değildir.
Biz Lut kavmi değiliz.
Niye anımsadım ve çok özet olarak da olsa neden yazdım bu öyküyü?
Ülkemde olup bitenler; şu uyuşturucu, fuhuş, hukuksuzluk haksızlık korkutuyor beni.
Ben Lut da değilim. Ailemi alıp kaçamam.
Allah bizi olası felaketlerden korusun…