DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda adli tatil öncesi yaptığı konuşmada, Türk yargı sisteminin mevcut durumunu ve vatandaşın adalet algısını kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. Ekmen, "Yargının hal-i pürmelali, devletin vatandaşa nasıl yaklaştığının ve bu topraklardaki adalet anlayışının aynasıdır" ifadeleriyle konuşmasına başladı.

Adaletin Vazgeçilmezliği ve Hukukun Keyfiliğe Kurban Edilmesi

Konuşmasına İslam siyaset felsefesinden örneklerle başlayan Ekmen, Hz. Ali'ye atfedilen "Devletin dini adalettir" sözünü ve İbn Teymiyye ile İbn Kayyim El-Cevziyye'nin adalet vurgularını hatırlatarak adaletin vazgeçilmezliğine işaret etti.

Ekmen, Türkiye’nin uzun süredir "kuralsızlıklar ülkesi" haline geldiğini belirterek, "Hukuk devleti ilkesi içinin boşaltıldığı, Anayasa’nın sistematik olarak ihlal edildiği ve yargı erkinin yürütmeye bağlı hâle getirildiği bir dönemin içerisinden geçiyoruz" dedi. Özellikle ifade, toplantı ve örgütlenme özgürlüklerinin terör mevzuatının keyfi yorumlanmasıyla kısıtlandığını vurgulayan Ekmen, ceza normlarının öngörülemezliği ve yargının siyasallaşmasının muhalif siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler ve insan hakları savunucuları için hukuk güvenliğini ortadan kaldırdığını savundu. "Suç ve cezaların kanuniliği" ilkesi ile "masumiyet karinesi"nin pratikte anlamını yitirdiğini, bu durumun yargı bağımsızlığında yapısal bir krize işaret ettiğini belirtti.

Uluslararası Endekslerde Türkiye'nin Yeri ve Yargı Sürecindeki Tıkanıklık

Uluslararası kuruluşların Türkiye'ye dair yargı verilerine de değinen Ekmen, Dünya Adalet Projesi'ne göre Türkiye'nin 142 ülke arasında 117. sırada yer alabildiğini, Şeffaflık ve Yolsuzluk Endeksi'ndeki gerilemenin de ortada olduğunu kaydetti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un uluslararası endeksler üzerinden yargının halinin incelenmesini yanlış bulduğunu hatırlatan Ekmen, yerel bazlı verilere dikkat çekti. 2005 yılı Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı'nda sadece %23,81'lik başarı oranının, hukuk eğitiminin veya sınav sisteminin yanlışlığını gösterdiğini söyledi.

Adalet Bakanlığı'nın kendi verilerine atıfta bulunarak adaletin gecikmesini rakamlarla ortaya koyan Ekmen, bir hukuk mahkemesinde davanın ortalama üç buçuk yıldan önce sonuçlanamadığını, bir hırsızlık fiilinin mağduruysanız adaletin yerini bulması için yaklaşık on yıl (3.468 gün) beklemeniz gerektiğini vurguladı. Bu durumun büyük yolsuzlukların cezasız kalmasına, küçük çetelerin ve hırsızlıkların artmasına yol açtığını ifade etti.

"Eylem Planları Göz Boyama, Halk Yargıya Güvenmiyor"

Yargı Reformu Eylem Planı'nda yer alan hasta mahpuslar meselesinin hala çözülemediğini vurgulayan Ekmen, bu planların uluslararası kuruluşlara karşı bir göz boyama aracı olarak kullanıldığını iddia etti. OHAL Komisyonu'nun kurulurken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) verilen iç hukuk mekanizması sözünün tutulmadığını, binlerce KHK'linin görevine hala başlatılmadığını, FETÖ soruşturmaları kapsamında yaşanan mağduriyetlerin boyutunu sorguladı.

Ankara Enstitüsü'nün gerçekleştirdiği araştırmayı paylaşan Ekmen, katılımcıların %50'sinin yargının bağımsız olmadığını, %59'unun ise tarafsız olmadığını düşündüğünü belirtti. Her 5 kişiden 1'inin siyasetin yargıya müdahale ettiğini, %15'inin ülkede adaletin olmadığını, %15'inin ise liyakatin bulunmadığını düşündüğünü aktardı. Katılımcıların %38'inin hakim ve savcıların kararlarında iktidarın etkili olduğunu düşündüğünü ve yaklaşık her 2 kişiden 1'inin "Eğer rüşvet verirsen yargıda işin görülür" kanaatinde olduğunu ekledi. %62'sinin yargıya güvenmediğini, üçte 2'sinin "İşim yargıya düşerse mağdur olurum" görüşünde olduğunu ve %70'inin siyasi bağlantısı olanlarla sıradan vatandaşların yargı önünde eşit muamele görmediğini düşündüğünü belirtti. Ekmen, bu oranların AK Parti seçmeninin bile önemli bir kesimini kapsadığına dikkat çekerek, milletvekillerini bu duruma karşı sorumluluk almaya çağırdı.

Muhabir: Ahmet Biracı