Babacan, Dünya Ekonomik Forumu’nda katılmak için gittiği Davos Zirvesi’nde bir gazetecinin sorularını yanıtladı.

Seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını hatırlatan Babacan, “Demokrasimiz hasta ama yaşıyor. Bizim partimizin de içinde olduğu muhalif partiler seçime hazırlanıyor. Bu seçimler Türkiye için ve Avrupa’da ve ötesinde demokrasiyi korumak isteyen herkes için önemli. Gençliğimiz dünyanın farkında, Türkiye’nin bir demokrasi ve güçlü bir ekonomi olmasını istiyor. Bu başkanlık ve meclis seçimlerinin bir değişim anı olacağını umut ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Bariz bir zafer kazanmayı amaçlıyoruz”

Babacan, Türkiye’de seçim sonuçlarını etkileme yollarının çok sınırlı olduğunu dile getirerek, “Türkiye’deki seçim sistemi, genel olarak, kâfi derecede güvenli. Bu yüzden de kıl payı değil bariz bir zafer kazanmayı amaçlıyoruz. Açık bir zafer olursa herhangi bir sorun olmayacağını umut ediyorum.” diye konuştu.

“Mahkeme başkanı kararın aleyhine oy verdi, başka ne diyebilirim ki?”

Babacan, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin hesaplarına bloke koyma kararına ilişkin bir soruyu “Kararı Anayasa Mahkemesi verdi. Mahkeme başkanı kararın aleyhine oy verdi. Başka ne diyebilirim ki?” diye yanıtladı.

“Demokrasi için mücadele veren vatanseverleriz”

DEVA Partisi’nin resmi üye sayısının 180 bin olduğunu söyleyen Babacan, “Ben ve arkadaşlarım demokrasi için mücadele veren vatanseverleriz. Türkiye’de demokrasinin bir kez daha galip gelmesi için ne gerekiyorsa yapacağız.” dedi.

“Çerçeveyi ayrıntılarıyla saptamak istiyoruz ki seçimlerden sonra herhangi bir kafa karışıklığı olmasın”

Babacan, Altılı masada önceliklerinin ve açık bir takvimlerinin olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“İlki, parlamenter sisteme dönüş konusunda bir anayasa reformu paketi sunmaktı. Bunu kasım ayında, koalisyon içinde yüzde 100 bir konsensüsle sunduk. Şimdi ikinci aşamadayız. Bu aşamada iki husus üstüne çalışıyoruz. Ortak bir hükümet programı ve ülkeyi nasıl yöneteceğimize dair bir çerçeve. Bunlardan ilki ekonomi, eğitim, sağlık politikaları, dış politika vesaireyi ne şekilde oturtacağımıza ilişkin.”

İkinci aşamanın hükümet biçimine ilişkin olduğuna değinen Babacan, “Anayasa bütün yetkileri cumhurbaşkanına veriyor ama biz, cumhurbaşkanımızın bu yetkileri destek veren partilerle istişare halinde kullanmasını istiyoruz. Bu çerçeveyi ayrıntılarıyla saptamak istiyoruz ki seçimlerden sonra herhangi bir kafa karışıklığı olmasın. Üçüncü aşama ise ortak cumhurbaşkanı adayını ve bazı seçim bölgeleri için ortak adayları belirlemek.” şeklinde konuştu.

“NATO’daki müttefiklerimizin güvenlik konusundaki endişelerimiz hakkında dikkatli olmalarını arzu ederiz”

Babacan, röportajda dış politikayı da değerlendirerek, “Muhalefet kazanırsa dış politikada, özellikle de Rusya ile ilişkiler ve İsveç ve Finlandiya’nın NATO adaylığı konusunda nasıl konum alacak?” sorusu üzerine şunları söyledi:

“Altı partiden oluşan grup olarak AB üyeliğini desteklediğimizi ve NATO yanlısı olduğumuzu beyan ettik. Daha sonra, daha somut konularda, örneğin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği konusunda, Hükümet’in güvenlik konusunda bildiği şeylere bizim erişimimiz yok, bu yüzden de müzakerelerin detaylarını bilmiyoruz. İktidara geldiğimizde bu bilgilere göre hareket edeceğiz. Elbette PKK bir terör örgütüdür. Dikkatli olmamız gerek ve NATO’daki müttefiklerimizin güvenlik konusundaki endişelerimiz hakkında dikkatli olmalarını arzu ederiz.”

“Türkiye’nin çok daha iyi bir performans gösterme potansiyeli var”

Ekonomiyle ilgili soruya Babacan, “11 yıl boyunca Türk ekonomisinin başındaydım. Türkiye’nin güçlü bir ekonomisi var. Pandemiyi, savaşı, enerji krizini atlattık, ülke hâlâ ayakta. Daha iyi bir politikayla, Türkiye’nin çok daha iyi bir performans gösterme potansiyeli var. Akılcı bir ekonomi programıyla, özgürlükler, insan hakları, hukukun üstünlüğü çerçevesinde gerçekleşecek reformlarla Türkiye’ye büyük bir ivme kazandırılabilir” sözleriyle karşılık verdi.

#EytSüreciniHızlandırın