Karataş, yaşanıla bir afet sonrası kişide korku, endişe, kaygı, panik gibi duyguların hissedilmesinin sıklıkla görüldüğünü dile getirerek, “Travmatik deneyimler, kişilerin psikolojik yapısını derinden etkileyip, kişiyi olumsuz ruh hali içine sokabilir. Bununla birlikte yaşamı olumsuz etkileyen bu durumlarla başa çıkmanın farklı yolları bulunur. Ruhsal travma, profesyonel yardım, sosyal çevre desteği ve uygun ilaç tedavileriyle iyileşebilen bir durumdur.” dedi.

Deprem ve benzer travmalar sonrası çocuklarda görülen ruhsal belirtiler ve travmanın oluşturduğu etkenler hakkında konuşan Karataş, “Öncelikle travma temelde insanın güvende olduğu algısının tehlikeye düştüğü olaylara genel olarak verilen bir isim. Travma sonrası insanlarda ruhsal belirtilerin ortaya çıkması genel olarak beklenen bir şeydir. Özellikle şimdiki yaşadığımız deprem gibi çok büyük afetlerde veya yakın zamanda yaşadığımız sel gibi afetlerden sonra bu türlü belirtiler oldukça ortaya sık çıkmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Karataş, travmadan sonra kişilerde korku, endişe, kaygı ve bu tür belirtilerin görüşme oranının yaklaşık 90-95 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Travmayı hatırlatan travma ile ilgili yerlerden çekinme, kaçınma, eve girmeme, eve girmekten korkma, tek başına kalmaktan korkma şeklinde çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir. Bununla birlikte yine uyku, iştah sorunları şeklinde çeşitli belirtiler görmekteyiz. Özellikle küçük çocuk yaş grubunda daha önceden kazanılan becerilerin geriye dönmesi şeklinde belirtiler olabilmektedir.”

Uyku beslenme, uygun bir ortam hazırlanması, fiziksel şartların uygun hale getirilmesinin ilk temel basamak olarak değerlendirildiğini söyleyen Karataş, konuşmasına şöyle devam etti:

“Özellikle ebeveynlerin dikkat etmesi gereken temel noktalara baktığımızda travma sonrasında ilk birinci basamak tabii ki genel güvenliğin sağlanması. Bunlar yerine getirildikten sonra çocuklarla yaşadıkları duygular hakkında konuşmak, onlarla bu duygularını anlatmak istedikleri zaman sakince dinlemek, onlara net kısa cevaplar vermek, çok ayrıntılı öğüt cevaplara çok girmemek veya çocuk duygusunu ifade ederken onu anında kestirip atmamak, şeklinde yaklaşım gerekiyor.”

Karataş, travmanın en iyileştirici tedavisinin rutin tekrara dönmek olduğunu ifade ederek, “Travma sonrası belirtilerin bir aydan uzun ve çok şiddetli devam ettiği durumlarda en yakın çocuk psikiyatrisi polikliniğe başvurmaları önem teşkil etmektedir” diye konuştu.

Hibya Haber Ajansı