Geçmeyen bel ağrısına girişimsel yöntemlerle 15 dakikada çözüm bulunabileceğini belirten Beyin Sinir Omurga Omurilik Cerrahisi Op. Dr. Cenk Ermol, “Bel ağrısında uygulanan radyofrekans ablasyonu yüzde 80 başarı oranı göstermiştir. Gerekirse, işlem tekrar edilebilir. İşlemler lokal anesteziyle yapılır. İşlem 10 ile 15 dakika arasında sürer, 45 dakika sonrada hasta evine gidebilir ve günlük yaşamına bir sorun yaşamadan devam edebilir” dedi.
Bel omurgasının arasında disk denilen kıkırdak yapının dışarı doğru taşması sonucu bel fıtığı oluşuyor. Bel fıtıkları erken dönemlerde hastalarda bel ağrısı olarak ortaya çıkıyor. Ancak bu bel ağrısı bel fıtığı dışında, beldeki omurga kemik eklemlerinin birleşme noktasında ağrı duyu liflerinin zorlanmasına bağlı da gelişebiliyor. Bunun sonucunda da hastalar kronik bel ağrısı çekmeye başlıyor. Sonuçta her bel ağrısı bel fıtığı, her bel fıtığı da bel ağrısı olmayabiliyor. Bel ağrısına karşı son dönemlerde modern tıbbi yöntemler önemli bir çözüm yolu oluşturuyor. Memorial Antalya Hastanesi Beyin Sinir Omurga Omurilik Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Cenk Ermol, toplumda sıklıkla birbirine karıştırılan bel ağrısı ve bel fıtığına yönelik güncel tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Ameliyat gerektirmeyen bel ağrılarında girişimsel yöntemler
Uzun süre oturarak veya ayakta çalışan, sürekli araç kullanarak çalışmak zorunda kalan meslek grubu çalışanlarında bel ağrısı şikayetleri oldukça fazla olduğunu ve günümüzde görülme sıklığının arttığına dikkat çeken Cenk Ermol, “Toplumda ameliyat gerektirmeyen bel ağrısı şikayeti sıkça görülmektedir. Son dönemlerde belden enjeksiyon ve radyofrekans tedavisi özellikle ameliyat gerektirmeyen hastalarda tercih edilen etkili yöntemler olarak ön plana çıkmıştır. Ancak daha çok bacağa vuran bir ağrı söz konusu olduğunda, fıtığın boyutları büyükse ve muayene öyküsü de dikkate alınarak hastaların ameliyata yönlendirmeleri gerekebilir” dedi.

“Bel ağrıları ameliyatsız tedavi edilebilir”
İlaç ve istirahat tedavisine yanıtsız bel ağrılı hastaların da artık ameliyatsız tedavi yöntemlerine başvurulabildiğini belirten Cenk Ermol, “Hastaların işlem sonrası konforu ve sonuçlarının iyi olması açısından bir takım güncel tedavi seçenekleri mevcuttur. Belden enjeksiyon yoluyla eklem noktalarına yapılan enjeksiyonlar olduğu gibi bir de kısa sürede yapılabilen radyoferekans tedavisi seçenekler arasındadır. Bunların her ikisi de daha çok bel ağrılarını tedavi etmeye yönelik yapılan işlemlerdir” açıklamasına yer verdi.

Enjeksiyon ile bel bölgesindeki geçmeyen ağrı giderilebiliyor
Cenk Ermol, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Faset eklem enjeksiyonları, faset eklem ağrısını teşhis etmek için yaygın olarak kullanılır ve terapötik etkiler sağlayabilir. Faset eklem enjeksiyonları; aşınma, yıpranma olarak tanımlanan omurganın dejeneratif durumun neden olduğu ağrıyı tedavi eder. Bu enjeksiyonlar ve radyofrekans işlemi omurganın arkasındaki omurlar arasındaki faset eklem diye adlandırılan küçük eklemlere yapılır. Yapılan işlemlerde bu eklem noktaları ağrı tetik noktaları olup, bu noktalardaki ağrının giderilmesi hedeflenir. Bu sayede bel ve kalçaya yayılan ağrının da giderilmesine yardımcı olabilir.”

Ağrılı bölgeye radyofrekans uygulaması konfor sağlıyor
Radyofrekans nörotomi, belirli sinirleri hedeflemek ve ağrı sinyalleri gönderme yeteneklerini geçici olarak kapatmak için radyo dalgaları tarafından üretilen ısıyı kullandığını açıklayan Ermol, “Ağrılı bölgeye yakın deriden sokulan iğneler, radyo dalgalarını hedeflenen sinirlere iletir. Bel ağrısında uygulanan radyofrekans ablasyonu yüzde 80 başarı oranı göstermiştir. Gerekirse, işlem tekrar edilebilir. İşlemler lokal anesteziyle yapılır. Arkadaki eklem noktalarına uygulanan iğne ile enjeksiyon veya radyofrekans tedavisi yöntemiyle buralardaki ağrı duyu lifleri bloke edilir. Böylelikle hastanın bel ağrısının ortadan kalkması sağlanır. İşlem 10 ile 15 dakika arasında sürer, 45 dakika sonrada hasta evine gidebilir ve günlük yaşamına bir sorun yaşamadan devam edebilir” dedi.

Sürekli ağrı kesici kullanımına son veriyor
Kronik bel ağrılarında başvurulan girişimsel yöntemlerle hastaların sürekli ağızdan ağrı kesici veya kas gevşetici ilaç almasına gerek kalmadığını belirten Op. Dr. Cenk Ermol, “Bu işlemler uzun etkili sonucu olan tedavi yöntemleridir ve ortalama 40-60 yaş grubuna daha çok uygulanır. Aktif çalışma hayatı olan hastalar için de etkili bir tedavidir. Bel ağrısından korunmak ve omurga sağlığına dikkat etmek için bunlara özen gösterin; kontrolsüz hareketlerden kaçının. Uzun süre oturarak çalışıyorsanız birkaç saat sonra kısa mesafeli yürüyüş yapın. Otururken bel desteği kullanın ya da sandalye seçiminizde omurganıza uygun olanı tercih edin omurga çevreleyen kasları güçlendirmek için egzersiz yapın. Özellikle kuru soğuk havalarda belinizi sıcak tutmaya özen gösterin. Aşırı kilonuz varsa vermeye çalışın. Sıkça sırtüstü yüzün” sözlerine yer verdi.