Mersin Üniversitesi Fen Fakültesi öğretim elemanı Dr. Öğr. Üyesi Emrah Kırdök liderliğindeki bir ekip, İskandinavya'nın batı kıyısında, günümüz Göteborg'u olarak bilinen bölgede, yaklaşık 9700 yıl önce yaşamış bir avcı-toplayıcı topluluğun hikayesini çözmeye yönelik önemli bir araştırmaya imza atmıştır. Bu topluluk, Huseby Klev adlı bölgede, taş devrine ait olan çiğnenmiş huş ağacı reçinesi parçaları üzerinde yoğunlaşan uluslararası bir araştırma ekibi tarafından incelenmiştir.

Mersin büyükşehir engelleri sevgiyle aşıyor Mersin büyükşehir engelleri sevgiyle aşıyor

Resim önizlemesi

Huseby Klev'de yapılan kazı çalışmalarında, MÖ 10,040-9610 yıllarına tarihlenen çiğnenmiş huş ağacı reçinesi parçaları bulunmuştur. Bu parçalar, taş devri dönemine ait önemli bir iz bırakan yontma taş kalıntıları ile birlikte ele alınmıştır. Stockholm Üniversitesi Arkeoloji ve Klasik Çalışmalar Bölümü'nde doktora sonrası araştırması yapan Dr. Emrah Kırdök liderliğindeki Fen Fakültesi Biyoteknoloji Bölümü, bu çiğnenmiş sakız parçalarının DNA analizi üzerine odaklanmıştır.

Resim önizlemesi

Dr. Kırdök, yaptığı açıklamada, "Huseby-Klev çiğnenmiş sakızının DNA dizileri açısından çok zengin bir materyal olduğunu tespit ettik. Hem diş eti hastalığı olan periodontit ile ilişkili bakterileri hem de daha önce çiğnenmiş tüketilmiş bitki ve hayvan DNA materyali bulduk." demiştir.

Araştırmanın başındaki isimlerden biri olan Prof. Dr. Anders Götherström, projenin önemine vurgu yaparak, "Bu çalışma, İskandinavya'nın batı kıyılarındaki küçük avcı-toplayıcı grubunun hayatıyla alakalı anlık bir görüntü sağlıyor, bence bu harika bir şey. İncelediğimiz bu materyal sayesinde İskandinavya’nın batı kıyılarında 9700 yıl önce yaşayan bu gençlerin geyik, alabalık ve fındık tükettiklerini ve içlerinden birinin ciddi düzeyde diş problemleri yaşadığını biliyoruz." şeklinde konuşmuştur.

Bu özel araştırma sürecinde, İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden Dr. Andrés Aravena da, antik sakız materyalinden elde edilen verilerin analiz sürecinin zorluğuna dikkat çekmiş ve antik DNA metagenomiği alanının hala gelişmekte olduğunu belirtmiştir.

Sonuç olarak, bu araştırma İskandinavya'nın taş devri dönemine ait bir avcı-toplayıcı grubunun yaşamına dair değerli bilgiler sunarak, bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur.