Hollanda İçişleri eski Bakanı’nın eşi olduğu için, Türk kuruluşlarının protokol listesinde bulunan bu siyasetçinin gördüğü lütuf, yurttaşlarımızı üzüyor.
Dün yayınladığım, Asala tarafından öldürülen Ahmet Benler haberinden sonra yurttaşlarımızın gündemine oturan bu siyasetçi, sözde ‘Ermeni Soykırımı’nın, Türk toplumu tarafından içselleştirilmesine çalışacağını belirtmişti.
Coşkun Çörüz isimli siyasetçi, bu davayı, ülkedeki Türk toplumu içinde en sert muhaliflere, örneğin Bozkurtlar
gibi milliyetçi gruplara karşı da savunmaya hazır olduğunu söylemişti.
(Haberin Hollandacası en sonda
Nederlandse versie van het nieuws staat onderaan)

İlhan KARAÇAY yazdı:
Hollanda’da Türk toplumunun yakından tanıdığı bir isim olan, CDA (Hristiyan Demokratlar Birliği) partisinin eski milletvekili Coşkun Çörüz, yeniden gündemde. Nedeni ise, yıllar önce yaptığı ve sözde “Ermeni soykırımı”nın Hollanda’daki Türk toplumu tarafından “içselleştirilmesi gerektiğini” savunan açıklamaları.
Bu çıkışıyla büyük tepki çeken Çörüz’ün, Hollanda İçişleri eski Bakanı olan Judith Uitermark’ın eşi olması nedeniyle Türk kuruluşlarının bazı etkinliklerinde ön sıralarda yer alması, yurttaşlarımız arasında rahatsızlık yaratıyordu.

Coşkun Çörüz’ün eşi Judith Uitermark, şimdi düşük vaziyette olan Hollanda hükümetinde İçişleri Bakanlığı yapıyordu. Partisinin koalisyondan çekilmesi ile, kendisi de Bakanlıktan çekildi. Eşi Bakan olan Coşkun Çörüz de, Türk kuruluşları tarafından protokolün ön sıralarına alınmıştı. Üstteki fotoğraflarda, Lahey eski Büyükelçimiz Selçuk Ünal’ın da katıldığı DTİK’in yemekli toplantısından görüntüler var.
Üstteki fotoğraflarda da, aynı çift, Amsterdam’daki Türk Bilgi ve Belge Merkezi tarafından organize edilen Kadınlarımızın Yeri programında ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından düzenlenen toplantılarda görülüyor.
Türk toplumundan bazı temsilciler, “ASALA’nın katlettiği diplomatlarımızın hatırasına saygı duymayan, Türk milletine haksızlık eden bir siyasetçiye bu denli protokol lütfu gösterilmesi üzücü” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
ASALA ŞEHİDİ AHMET BENLER ANMASI VE GÜNDEME GELEN TEPKİLER
Önceki gün, lanet olası ASALA terör örgütü tarafından şehit edilen, Lahey Büyükelçimiz Özdemir Benler’in oğlu Ahmet Benler için düzenlenen anma töreni sırasında, bazı yurttaşlar bu konuyu yeniden gündeme getirdi.
Gazeteci olarak bana ulaşan birçok kişi, “Türk diplomatları katleden ASALA’yı kınamak yerine, Ermeni iddialarını meşrulaştıran bir Türk kökenli siyasetçinin onurlandırılması kabul edilemez” görüşünü paylaştı.
Yurttaşlarımız bu durumu, bir gazeteci olarak bana şikâyet edip duruyorlardı.
Ben ise bunu yazmaktan imtina ediyordum.
Ama, önceki gün, lanet olası ASALA tarafından öldürülen, Lahey Büyükelçimizi oğlu Ahmet Benler’in anma törenini yazarken bu konuya da değinmek istedim.
O günün anlamını bozmamak için, bu konuyu erteledim ve bugüne aldım.
“ERMENİ SOYKIRIMI” KONUSUNDAKİ AÇIKLAMALARI
Coşkun Çörüz’ün bu konudaki tutumu, 6 Ekim 2006 tarihinde Hollanda’nın Trouw gazetesinde Eildert Mulder imzasıyla yayımlanan bir röportajla netleşmişti.
Haberde, Çörüz şu ifadeleri kullanmıştı: “Hollanda toplumunda Ermeni soykırımı üzerine bir tartışma başlatmak istiyorum. 2004 yılında Hristiyan Birlik Partisi’nin önerisiyle Meclis’ten geçen ve 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak nitelendiren kararı herkesin kabul etmesi gerekir. Artık bu konuyu halka anlatmanın zamanı geldi.”
Çörüz, Türk toplumundaki en sert muhaliflere, özellikle de milliyetçi çevrelere karşı bu görüşü savunmaya hazır olduğunu da belirtmişti: “Bu zor bir tartışma olacak. Ama hedefim, Türk toplumunun 2004’teki kararı içselleştirmesi” diyen Çörüz, daha önce “namus cinayetleri” konusundaki tabuların da zamanla yıkıldığını hatırlatarak benzer bir sürecin Ermeni meselesinde de yaşanabileceğini savunmuştu.
TÜRK TOPLUMUNDAN GELEN ELEŞTİRİLER
Bugün Hollanda’daki Türk toplumu, bir yandan geçmişteki terör saldırılarıyla acısını yaşamaya devam ederken, diğer yandan kendi kökenlerinden gelen bir siyasetçinin bu tür söylemlerini derin bir hayal kırıklığıyla izliyor.
Yurttaşlar, “ASALA kurbanlarını anarken, bu cinayetleri unutturmaya çalışan, Türk milletini soykırımla suçlayan bir kişiye protokolde yer verilmesi hem etik hem de vicdani değildir” diyor.
Son olarak şunu söyleyebilirim: Hollanda’da uzun yıllar Türk toplumunu temsil ettiğini iddia eden Coşkun Çörüz’ün, geçmişte “Ermeni soykırımını Türklerin kabul etmesi gerekir” yönündeki sözleri, bugün hâlâ tepki çekmeye devam ediyor.
ASALA’nın kanlı saldırılarında hayatını kaybeden diplomatlarımızın hatırası tazelenirken, bu sözler yurttaşlarımızın hafızasında acı bir yara olarak duruyor.
Türk toplumunun beklentisi ise açık:
Tarihi çarpıtan ve Türk milletine iftira atan her türlü söylem karşısında sessiz kalınmaması, milli değerlerimize sahip çıkılması.
COŞKUN ÇÖRÜZ’ÜN SİYASİ KARİYERİ VE EŞİ JUDITH UITERMARK İLE YAŞAMI

2001–2012 yılları arasında Hollanda Temsilciler Meclisi’nde görev yapan Coşkun Çörüz, entegrasyon, güvenlik ve adalet konularında aktif rol oynamış bir siyasetçidir. Haarlem kentinde belediye meclis üyeliğiyle başlayan siyasi yaşamı, CDA saflarında ulusal düzeye taşınmıştır.
Eşi Judith Uitermark ise Hollanda siyasetinde ve kamu yönetiminde tanınmış bir isimdir. 2025’in geçen ayına kadar Hollanda İçişleri Bakanlığı görevinde bulunmuş, partisi koalisyondan çekilince bakanlık görevinden ayrılmıştır.
Judith ve Coşkun çifti, 1990’lı yıllarda Haarlem Belediye Meclisi’nde tanışmış, kamu hizmetine olan ortak tutkuları onları hem mesleki hem de özel yaşamda birbirine yakınlaştırmıştır.
Uitermark, hukuk ve kamu yönetimi eğitimi alırken başladığı bu kariyerinde, “Kuralların insanlar üzerindeki etkisini anlamak istedim, kitaplar bana bunu öğretemezdi” diyerek halka dokunan bir yönetim anlayışını savunmuştur.
BAKALIM GÜNLER NE GETİRECEK?: ÇÖRÜZ’E SAMİMİ SÖZLERİM:
Coşkun Çörüz hakkında kaleme aldıklarım, elbette kendisi ve eşi için üzücü olacaktır.
Ancak, Çörüz’ün, bizim için ‘sözde’ ama kendisi için ‘varit’ olan Ermeni soykırımı iddiasını açıkça dile getirmesi ve bunu medyaya da yansıtması, benim şimdi yazacak olduklarımı bağışlatacak cinstendir.”
Kendisi, yıllar boyunca hem Hollanda’daki Türk toplumu içinde tanıdığı kişiler, hem de yakın dostlarıyla saygıdeğer bir ilişki kurmuştur. Bu nedenle, yaptığı açıklamalar yalnızca beni değil, onu seven ve güvenen pek çok kişiyi de hayal kırıklığına uğratmıştır.
Dilerim ki, zamanın getireceği gelişmelere baktığında, söylediği sözlerin yol açtığı kırgınlıkları fark eder.
Ve umarım ki, bu yanlış değerlendirmesini düzeltecek yeni bir beyanıyla, incittiği gönülleri onarır, yeniden Türk toplumunun vicdanında yer bulur.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Coşkun Çörüz’ün yıllar önce dile getirdiği sözler, bugün hâlâ Hollanda’daki Türk toplumu arasında yankı bulmaya devam ediyor. Bu yankının nedeni yalnızca tarihî bir tartışma değildir. Esas mesele, bir Türk kökenli siyasetçinin, kendi toplumunun en derin acılarını ve haksızlığa uğramışlık duygusunu göz ardı etmesidir.
ASALA terörünün karanlık yıllarında, diplomatlarımızı hedef alan kanlı saldırıların acısı hâlâ tazeyken, bu saldırıların gölgesinde “soykırımın içselleştirilmesi” çağrısında bulunmak, sadece siyasi bir tercih değil, vicdani bir kopuştur.
Bizim için “sözde” olan bu iddialar, Çörüz için “varit” olabilir. Ama unutulmamalıdır ki, tarih, siyasetçilerin beyanlarıyla değil, milletlerin hafızasıyla yazılır. Türk milleti, yüz yıl önce yaşanan trajik olayların hesabını çoktan vicdanında vermiştir. Bugün yapılması gereken, bu acıları siyasete malzeme etmek değil, ortak bir geleceğe yönelmektir.
Coşkun Çörüz’ün bugünkü suskunluğu, geçmişteki sözlerinin ağırlığını azaltmıyor. Aksine, Türk toplumunda derin bir kırgınlık yaratmaya devam ediyor. Oysa ki, yıllar boyunca Türk toplumu içinde saygın bir konum edinmiş, dostluklar kurmuş bir isim olarak, ondan beklenen şey pişmanlık ya da savunma değil; gerçeği görme cesaretiydi.
Tarihin bu hassas sayfasında, bizler için önemli olan, kimin ne dediği değil, milletimizin onurudur. Çünkü biz, tarihimizi inkâr ettirmeyeceğiz, ama düşmanlık da üretmeyeceğiz. Gerçeği savunmak, kinle değil bilgiyle olur.
Coşkun Çörüz’ün bir gün bu gerçeği fark edeceğine ve kendi toplumunun vicdanında yeniden yer bulacağına inanmak istiyorum. Çünkü hiçbir siyasi kariyer, bir milletin onurundan daha değerli değildir.
—————————————————————————————————————-

———————————————————————————————————————
Yukarıdaki, okuyucu mektupları bölümünde, Coşkun Çörüz’ün söylemlerini referans olarak gösteren biri, Coşkun Çörüz’ün Türk kökenli bir Hollanda milletvekili olduğu belirtiliyor ve 1915 olaylarını ‘Ermeni soykırımı’ olarak tanıdığı ifade ediliyor.
Not: Protokol gereği, davetlerden eksik olmayan Coşkun Çörüz’ü, Ahmet Benler’i anma töreninde görmeyenler şaşırmamışlardır herhalde.






