Gazeteci-Yazar Semir Bolat, iyilikle kötülüğün, mitolojiyle hakikatin, acıyla yeniden doğuşun iç içe geçtiği “Karartı” adlı romanıyla okur karşısına çıktı. Birçok yayınevinde eşzamanlı olarak raflardaki yerini alan eser, tiyatral ve filmgrafik anlatımıyla yılın dikkat çeken kitapları arasına girmeye aday gösteriliyor.

Whatsapp Görsel 2025 12 08 Saat 13.35.12 Ecedd1A1

MİTOLOJİK BİR ÇATLAĞIN İÇİNDEN YÜKSELEN ANLATI

“Karartı”, antik mitler ile çağdaş dünyanın kırılmalarını aynı düzlemde ele alarak iyiliğin, kötülüğün, kaderin ve seçimin izini süren bir yapıt olarak karşımıza çıkıyor. Eser, hem edebi dili hem de görsel anlatımıyla yeni nesil anlatım tekniklerine göz kırpıyor. Raflarda yerini alan ve geliri tamamen depremzedelere bırakılacak olan roman, kitapseverlerin ilgisini şimdiden üzerine toplamış durumda. Romanın arka kapağında yer alan ifadeler eserin kurduğu dünyanın kapılarını aralıyor. Kurgu, tanrıların gök kubbedeki meclisinden yeryüzünün acılarına dek uzanan düşsel bir eksende ilerliyor. Okuru ilk cümleden itibaren içine çeken anlatıda iyilik tanrılarının gülümseyen yüzleri ile kötülük tanrılarının öfke dolu bakışları karşı karşıya geliyor. Arka kapakta yer alan mitolojik metin, romanın temel duygusunu şu sözlerle duyuruyor: “İnsan, tanrılardan daha güçlüdür; çünkü iyilik ve kötülüğü seçme özgürlüğüne sahiptir. Karanlık sonsuz değildir. Anadolu’nun medeniyetleri sana öğretir: her çöküş, yeniden doğuşun habercisidir.” Bu sözler, romanın hem edebi yönünü hem de derin bir kültürel hafızaya yaptığı göndermeleri gözler önüne seriyor.

Whatsapp Görsel 2025 12 08 Saat 13.35.11 34214887BOLAT: “KARARTI, TEK BİR EVRENE BAĞLI OLMAYAN MİTOLOJİK TARİH VE FANTASTİK BİR ANLATIMDIR”
Yazar Semir Bolat, romanın çıkış amacını ve kavramsal çatısını anlatırken eserin çok katmanlı niteliğini vurguluyor. Bolat, romanı için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bir oluşumun yaşam bulması, onun doğuşuna neden olanlarla gizlidir. ‘Karartı’; tek bir döneme, coğrafyaya ve evrene bağlı olmayan mitolojik tarih, sosyal ve fantastik bir anlatımdır.❞

DEPREMİN ACI TANIKLIĞINDAN DOĞAN BİR EDEBİ İSYAN
Yazar, romanın çıkış noktasını 6 Şubat 2023 depreminin hemen öncesi ve sonrasında yaşadığı kişisel tanıklıklara dayandırıyor. 5 Şubat’ta Mersin’deki yakın dostu gazeteci Tayfun Tuna ile yaptığı görüşmeden sonra yola çıktığını anlatan Bolat, derin bir belirsizliğin içine sürüklendiğini dile getirerek şu ifadelerle duygularını anlatıyor: “05 Şubat 2023 günü, değerli gazeteci dostum Tayfun Tuna ile Pazar günü, Pazartesi günü çıkacak olan günlük gazetenin genel yayın yönetmeni olarak işlemleri bitirmiş ve birlikte her zaman oturduğumuz mekânda nihayet sohbet etmek, bir şeyler içmek ve yemek için bir araya gelmiştik. Gece geç saatlere kadar oturup sohbet ettikten sonra ayrıldık. 05 Şubat yerini 06 Şubat 2023 gününe bırakmıştı. Ben her zaman boş zamanımı geçirmek üzere İskenderun’a gitmeyi, Tayfun Tuna da hafta içinde İzmir’e gitmeyi planlamıştık. Ben o neşeyle dostumu evine bırakmış, evime giderek bir kahve suyu koyarken diğer taraftan çantamı hazırlamaya başlamıştım. Ancak kahveyi içtikten sonra dayanamayarak yola çıktım.

Ceyhan ilçesini geçince bir dinlenme ve benzin istasyonunun önündeki trafik görevlilerinin araçları durdurması, araç konvoyu ve kalabalığın manzarası dikkatimi çekmişti. Aracımı park ederek indim ve kafeye geçerek televizyondan depremin olduğunu, ancak bu konudaki haberlerin geldikçe paylaşılacağını belirtince durumu anladım. Ben de bir çay içerek marketten temel ihtiyaç olacak alışverişi yaptım ve suyu da fazlasıyla aracımın bagajına koydum. Oradan da uygun bir ortam içinde yoluma devam ettim.

İskenderun’a sabaha karşı vardığımda gördüğüm manzara karşısında acı, hüzün, içinde bulunduğum ruh hâli ve hava koşulları nedeniyle adeta yıkılmıştım. Tam o esnada Tayfun dostum beni aradı ancak kendimde değildim. Ona “Tayfun dostum, artık İskenderun yok.” dediğimi hatırlıyorum; daha sonra telefon bağlantısı kopmuştu.

Her yer yıkılmış… İnsan sesleri, buz gibi hava, karla karışık yağmur… Yıkılmış apartmanlar, çaresizlik içinde yaşadıkları yerlerin enkazı üzerinde korumasız olan insanların gözyaşları… Ardından öğleden sonra ikinci deprem ve daha sonraki süreçte insanları yalnız bırakan, yardımlarına koşmayan, yapılması gerekeni önceden yapmadıkları gibi şimdi yaşanan felaketlerde de yardıma koşması gerekip de koşmayanları anlattım.”

MÜCELLA TERASI’NDAN YÜKSELEN MİTOLOJİK BİR SES

Bolat, kitabında bu büyük felaketin kendisinde bıraktığı izleri mitolojik bir kurguya dönüştürdüğünü belirterek şunları söylüyor: “Yaşanan felaketlerde yardıma koşmayan, geciken kurumların hikâyelerini; İBAN NO ve yardım talebiyle halktan medet umanların hikâyelerini mitolojik bir tarz ile Anadolu’nun mitolojik tanrıları ve Olympos Dağları, Kaz Dağlarının tanrılarına kurgum olan ‘MÜCELLA TERASINDAN’ seslendim. İyi tanrılar ve yerdeki iyi temsilcileri ile çabalarını, fedakârlıklarını; kötü tanrıların yeryüzündeki iş birlikçi baskı ve ihanetlerini anlatan bir tarzla ele aldım. Bu tarz; tiyatral, filmgrafik, dijital ve sinematik bir anlatımın birleşimidir.”

Muhabir: Sonses .tv