Mersin siyasetine yön veren Başkan Kaya Mutlu’nun başarı öyküsü
Bu başlıkta yayımlanan önceki yazılarımı yazının sonundaki “Yazarın Diğer Yazıları” bölümünden okuyabilirsiniz.
BİR TAKIM MARJİNAL GRUPLAR EFSANE BAŞKANIN TABUTUNU DENİZE ATARAK BÜYÜK VEFASIZLIK ÖRNEĞİ GÖSTERMİŞLERDİ.
1989 sonrası işe alınan bazı personellerle ilgili olarak 1992 Yılı Aralık ayında yeniden yapılandırma çalışmaları başlatılmıştı. Birimlerden gelen öneriler doğrultusunda başlatılan çalışmalar kapsamında 2.300 civarındaki personel bir süreliğine zorunlu olarak ücretsiz izne çıkarılmıştı. Yeni yapılacak düzenleme sonrasında gerekli olabilecek elemanlara kademeli olarak tekrar işbaşı yaptırılacaktı. Bir takım malum kişiler ücretsiz izine çıkarılanlara tekrar iş başı yaptırılmayacağına dair söylentiler yaymışlardı. Bu durumdaki çalışanlar bazı malum kişilerin yaydığı asılsız söylentilerle kışkırtılmaya, etkilenmeye çalışılmıştı. Geçici olarak işten çıkarılan bir grup çalışanda bu asılsız söylentilere inanarak, illegal yapılara mensup marjinal kişilerle birlikte hareket etmişlerdi. Bu harekete ve eylemlere SHP’nin İl-İlçe Yöneticiler ile bazı sendikaların idarecileri ve de bir takım sözde partili kişilerde öncülük ederek, destek vermişlerdi. Bu kişilerin oluşturduğu gruplar Mersin sokaklarında yürüyüşler düzenleyerek, Başkan Kaya Mutlu aleyhine sloganlar atmış, eylemler gerçekleştirmişlerdi. İllegal yapılara alet olan bu gruplar eylemlerinin sonunda da Atatürk Parkından Kaya Mutlu’nun sembolik tabutunu denize atmışlardı. Bu hoşgörülü insan yıllar geçse de bu tabut olayını hiçbir zaman içine sindirememiş, hazmedememiş ve de hiç ama hiç unutmamıştı. “Binlerce insana iş verdim, bu kente sayısız hizmetler yaptım ancak bu eylemleri yapan gruptakiler Ben yaşarken, Ben hayattayken tabutumu denize atabilme cüretini gösterdiler. ” diyerek yapılan bu vefasızlığı, bu haksızlığı, bu terbiyesizliği hep dile getirmişti. Her şeye rağmen yine de bu çalışanların tamamını yeniden işe almış, bu çalışanların karışabileceği olası provokasyonların önüne bu yöntemle geçmişti. Hafızalarda ise yaşanan bu tatsız trajik olaylar kalmıştı. Bu kışkırtmalar ve bu yaşananlar 1994 Seçimlerini Kaya Mutlu’ya kaybettirmenin adımlarının o günlerde atılmaya başlandığının da açık bir göstergesiydi.
Vefat eden Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yerine DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçilmişti
17 Nisan 1993 tarihinde Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatı sonrasında 16 Mayıs 1993 tarihinde TBMM’de yapılan oylama sonucunda DYP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel 9. Cumhurbaşkanı seçilmişti. Demirel’in Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkması sonrasında DYP İstanbul Milletvekili, Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olan Tansu Çiller DYP Genel Başkanı seçilmiş ve 25 Haziran 1993 tarihinde Türkiye’nin 22. Başbakanı olarak göreve başlamıştı. Tansu Çiller’in Başbakan olması sonrası SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü aktif siyasi yaşamını sonlandıracağını belirterek, SHP Genel Başkanlığından istifa ettiğini açıklamıştı. Bu gelişme sonrasında SHP yeni Genel Başkanını seçmek üzere 11 Eylülde olağanüstü Kurultay kararı almıştı.
İzmir ve CHP için önem taşıyan 9 Eylül Mersin için de önemli bir tarih olmuştu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 7 İlin Büyükşehir statüsüne alınmasını olumlu bulmuş, 9 Eylül 1993 tarihinde Mersin Belediyesi Büyükşehir Belediyesi statüsüne alınmış, Mersin’de “METROPOL KENT” olmuştu.
SHP ve DYP siyasetinde bu önemli gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 7 İl Belediyesinin Büyükşehir Belediyesi statüsüne alınma taleplerine bu kez olumlu yaklaşmıştı. Antalya (DYP), Diyarbakır (SHP), Erzurum(DYP), Eskişehir (SHP), Kocaeli(İzmit) (SHP), Mersin(SHP) ve Samsun(SHP) Belediyelerinin ısrarlı bir biçimde Büyükşehir olma taleplerinin Belediyelerin kendi illerinde toplanan vergi gelirlerinden pay almak olduğu bilgisini edinen Demirel, yaklaşan Yerel Seçimler öncesinde soruna makul ve hızlı bir çözüm bulmuştu. “Mademki Belediyeler gelir yönünden büyükşehir olmak istiyorlar, bu 7 Belediyeyi gelir bakımından 3030 Sayılı Büyükşehirler Yasası kapsamına alalım, idari yönden de diğer belediyelerde olduğu gibi 1580 Sayılı yasa kapsamında görevlerini sürdürsünler” önerisini getirmişti. Bu öneri doğrultusunda da bu 7 İlde ilçe belediyeleri yerine Alt Birim Belediyeleri kurulacak ve 27 Mart 1994 tarihinde yapılacak Yerel Seçimlerde bu alt birim belediyelerine Belediye Başkanı seçilecekti. 504 Sayılı Kanun Hükmünde kararname ile 7 İl Belediyesi 9 EYLÜL 1993 Tarihinde BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ statüsüne alınmıştı. Söz konusu kararnameyle Mersin’de de AKDENİZ, TOROSLAR ve YENİŞEHİR ALT BİRİM BELEDİYELERİ kurulmuştu. 9 Eylül tarihi Sosyal Demokratlar ve Ülkemiz için ayrı bir önem taşıyordu. Zira 9 Eylül Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluşu ile İzmir’in düşman işgalinden kurtarıldığı çok önemli bir gündü. Kaya Mutlu’nun Başkan seçildikten sonra büyük uğraşlar verdiği Büyükşehir Belediyesi olabilme çabaları nihayet olumlu bir biçimde sonuçlanmış, Mersin, Metropol Kent statüsüne kavuşmuştu. 1973 Yılında Kasaba görünümlü Mersin’e Başkan seçilen Kaya Mutlu, 9 Eylül 1993 tarihinde “METROPOL KENT MERSİN’İN İLK BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI” olmuştu.
MERSİN BELEDİYESİNİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ OLMASI SONRASINDA SU VE KANALİZASYON DAİRE BAŞKANLIĞIDA MESKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ÜNVANINI ALMIŞTI.
Mersin Belediyesinin Büyükşehir Belediyesi olmasıyla birlikte Daire Başkanı olarak görev yaptığım Su ve Kanalizasyon Dairesi 2560 Sayılı İSKİ kuruluş kanunu kapsamında Mersin Su Ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MESKİ) adıyla hizmet vermeye başlamış, Ben de MESKİ’nin ilk kurucu Genel Müdürü olarak görevlendirilmiştim. MESKİ’nin kuruluşu ile ilgili yasal prosedürler ise 1993 Yılı Kasım-Aralık aylarındaki Belediye Meclisinde görüşülerek, kabul edilmişti. MESKİ, 1 Ocak 1994 tarihinden itibaren özerk bir biçimde faaliyetlerine resmen başlamıştı. Başkan Kaya Mutlu’nun 1989/1994 Dönemi faaliyetleriyle ilgili detaylı bilgilere 25 Ekim 2024 tarihinde yayımlanan “Kalıcı izler bırakmadan efsane olunmaz” ve 23 Aralık 2024 tarihinde yayımlanan “Yapması çok zor, yıkıp yok etmesi çok kolay olmuştu.” Başlıklı köşe yazılarımdan ulaşabilirsiniz.
MURAT KARAYALÇIN SHP GENEL BAŞKANI SEÇİLMİŞTİ.
Erdal İnönü’nün istifası sonrasında 11 Eylül 1993 Tarihinde yapılan SHP’nin Olağanüstü Kurultayında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın Genel Başkan seçilmişti. Karayalçın, Genel Başkan seçildiğinde milletvekili değildi. 1994 Yılı sonunda yapılan ara seçimde Samsun’dan seçilerek, TBMM girebilmişti. Tansu Çiller’in Başbakanlığındaki Hükümette önce Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, sonrasında da Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev almıştı.
27 MART 1994 GECESİ BELEDİYEDEKİ ÇALIŞMA HAYATIMI NOKTALAMIŞTIM.
Seçim gecesi sandıklardan gelen sonuçların birleştirme tutanaklarına işlenmesini Seçim Kurulunda izlemiştim. Seçimi kaybettiğimiz kesinleştikten sonra Başkanın özel çalışma ofisine gelmiş, seçimi kaybettiğimizin kesinleştiğini içim burkularak söylemiştim. Başkan “Kesin mi “ diye sorabilmiş, Ben de “maalesef kesin.” Diyebilmiştim. Çalışma ofisinde Kültür Bakanı Fikri Sağlar, kardeşi İsmail Sağlar ve Başkan Vekili/Meclis Üyesi Özer Karagenç vardı. Hepimiz birbirimize boş gözlerle bakıyorduk. Seçimi kaybettiğimizden dolayı o büyük kalabalıklardan eser yoktu. Başkan 6 Şubat 1981 tarihinde Konsey tarafından görevden alındığında sarf ettiğim sözleri 27 Mart gecesi bir kez daha söylemiştim. “-Başkanım, Ben bugün itibariyle Belediyeden ayrılmak istiyorum. Lütfen bu kez 1981 deki gibi karşı çıkmayın. Bu dönem Sizinle geldim, Sizinle de gitmek istiyorum. Kalıp, bir şeylerin üstünü örtecek bir durumum da yok. İçim ve gönlüm çok rahat. ” Demiştim. O esnada yazdığım ayrılma yazısını bu kez ikiletmeden imzalamıştı. Yazıyı da hiç bekletmeden 28 Mart sabahı kayda verdirmiş, Belediye ile olan ilişkimi de böylece sonlandırmıştım. Başkanın en yakınındaki çalışma arkadaşlarından biriydim. Üstelik Belediyede tekrar göreve Kendisinin Tarım İşletmesinden ayrılarak, başlamıştım. Dik durmak, omurgalı olmak önemliydi. Tercihimi O’na yakışır bir biçimde bu yönde yapmıştım. Bu şekilde Belediyeden ayrılan ilk ve tek kişiydim.
Gelmesini bildiğim kadar, gitmesini de bilmem gerekir diye düşünmüş ve Belediyedeki çalışma yaşantımı görevini yapmış, alnı açık, başı dik ardında şaibe bırakmamış biri olarak kendi irademle sonlandırmıştım.
Devam Edecek. Münif APARI