''Saatin kendisi mekan,yürüyüşü mekan,ayarı insandır.Bu da gösterir ki zaman ve mekan insanla mevcuttur''.

Bunalım (kriz) kelimesini günlük olarak kullandığımıza göre bir bakıma çağdaş dünyanın bunalımından söz etmiş oluruz.Rene Guenon’a göre kriz kelimesinin köküne baktığımızda hesap görme, yargılama ve ayırt etme/tefrik etme kelimeleriyle kısmen eş anlamlıdır.

Hesap görme/kriz, geçmişe ait ise, zamanı geçmişten alıp getirmek gibi bir derdimiz var demektir.

Ernst Bloch’un ungleichzeitigkeit kavramı çağıyla hemzaman olmayan, kendi zamanıyla senkronize olmayan bilinç, eşzamansızlık anlamına gelir. Aynı zamanda, hem ‘’güncellenmemiş’’ bir geçmişe hem de ‘’tıkanmış bir geleceğe’’dikkat çekmektedir bu kavramla Bloch. Bloch, bu kavramlaştırmayla 1935 yılında Hitler'in iktidara geliş sürecinde Alman toplumunda yaşanan bölünmeyi dile getirir. O zamanlar Alman toplumu, kendi zamanıyla hemhal olan ile kendi zamanıyla senkronize olmayan kesimler olarak ikiye bölünmüştü. Bloch’a göre, Hitler'i kendi zamanıyla senkronize olmayan kesim iktidara getirir. (1)

Tarihi anlamak ve anlamlandırmak için elimizdeki veriler yine tarihsel süreç içindeki olaylar,krizler ve buhranlardır.

Bloch’dan aktardığım bu alıntıyı şöyle okuyabilir miyiz acaba?

Alman toplumunun ilerlerken çektiği doğum sancısını uzatan, Hitler’in yarattığı zamansal kaotik, tarihe tutulan bir aynadır.

O aynadan yansıyanlar, zamanın kendi içindeki çatışma ve paradokslardan şimdiki zamanı anlamlandırmamıza katkı sunuyor.

Bazan, sorularla ilermek, aslında ne demek istediğinizi kısa yoldan anlamaya katkı sağlıyor.

Geleceği kurtarmak için geleneğin icadına ihtiyaç var mı acaba?

Ahmet Hamdi Tanpınar, çağın kavranmasını gelenek ile bağ kurarak, onun denenmişlerinden ararken, yaşayan en büyük Marxist tarihçi Erich Hobsbawm da Terence Rengel'la birlikte yazdığı Geleneğin İcadı adlı eserinde, bu konuya biraz daha genel ve analitik bakmaktadır. O’na göre gelenek icat edilirken, mutlaka belli bir tarihsel geçmişe referans yapılır ve geçmişte bir süreklilik kurulmaya çalışılır. Bloch’un çağ’la senkronize olmayan bilincin eşzamansızlık olarak yorumlaması da geleneğin pragmatiğine dönülmesi olarak anlamlandırabiliriz diye düşünüyorum.

Zamanın içinde olmak, salt şimdi’ki zamana ait bir öznellik değildir.Henri Bergson’un,’’zamanlar an’da birleşir,geçmiş geçmişin üstüne eklenir,şimdiki zamana dahil olur’’ kavramı da, yine geleneğin şimdiki zamanın içinde gören Tanpınar’ında mesele ettiği bir konudur.Tanpınar’a göre zihniyetin oluşumunda geleneğin misyonu yok sayılamaz.Tanpınar’ın referans aldığı Bergson ‘’bellek bilinçtir’’ derken,Enzo Traverso son noktayı koyar;’’bellek daima şimdiki zamandır’’

Sonucu yine de Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’deki o muhteşem sözleriyle özetleyelim.

‘’ Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki zaman ve mekan insanla mevcuttur’’

Zamanın içinde kalın..

(1).Ernst Bloch’la söyleyişiler.Aktaran Y.Kayıran D.Batı Dergisi.s.105)