‘’Yeni Dünya Düzeni’’ kavramı, ilk kez 1990-91 yıllarında ABD önderliğinde emperyalist devletlerin desteğiyle Irak’ın Kuvevyt’i işgal ettiği günlerde kullanılmıştı. Bu kavram, ABD’de kullanılmayan başlanan think-thank (düşünce kuruluşu)’lerden birisiydi. Sovyetlerin yıkılmasıyla yeni bir dünya nizamına dayanan bu kavram daha sonra geniş bir alanda kullanılmaya başlandı. Kuveyt’e ve daha sonra ABD’nin Irak’a yaptığı işgalde, işgalin nedenleri uluslararası düzeyde inandırıcılığını yitirince, ABD öncülüğündeki küresel güçler işgali uluslararası arenada meşrulaştırmak için geniş bir kara propagandaya başvurdular. Slogan şuydu; Hakikat yerine ‘’sanal gerçeklik’’ ile kitlelerden ‘’kütle’’ yaratmak. Kütle metaforunun en açık tanımı ise, hâkim iktidar dilinin oluşturduğu ‘’yeni gerçeklik’’le homojen davranış sergilemek.

Whatsapp Görsel 2025 06 04 Saat 14.07.09 D9F33Bb2

Aslında tarihsel pratiklere bakıldığında bu yeni bir durum değildi. Olgunun yerine algılar ile kamuoyunu kontrol etmek, Hitler’in bilinen meşhur propaganda taktiğiydi. Algı mühendisliği diyebileceğimiz bu kavram daha sonra ‘’Goebbels teorisi’’ olarak siyasi literatürde yerini alacaktı.

Whatsapp Görsel 2025 06 04 Saat 14.07.32 6B31981E

İşte günümüzde de iktidarlar bu ‘’algı mühendisliği’’ni temel bir politik araç olarak kullanırlar. Bunun için de öncelikle dolaşımda olan bilginin kontrol edilmesi gerekiyor. İktidarlar yeni dijital bilgi çağında bu kontrolü sağlamak için devletin bütün gücünü, medyanın işlev gördüğü görsel ve sanal bütün alanlarını muhalifleri sindirmek için kullanır.

Bu genel çerçeveden sonra, sözü 19 Mart Darbe süreci olarak bilinen ve asıl amacın Erdoğan’ın karşısına kendisinin arzuladığı bir adayı belirlemek olan operasyonlara getirmek istiyorum.

Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını açıklamasıyla birlikte başlayan baskı ve gözaltı yöntemleri Türkiye’nin ‘’darbeler hafızası’’nı yeniden gündeme taşımış durumda.19 Mart sabahı İmamoğlu’nun konutuna yapılan polis kuşatması ve ardından gelen gelişmeler şunu gösteriyor;

İktidar yaptığı bu operasyonların kamuoyunda destek bulmadığının farkında ve bunu inandırıcı kılmak için her gün yeni algı ve yöntemlere başvurmaktadır. Bardağı taşıran en son durum ise, 3 Haziran 2025 tarihinde 6.dalga operasyonlarında gözaltına alınan ve aralarında beş seçilmiş belediye başkanın da bulunduğu kişilerin nakledilmesi sırasındaki çok tepki çeken o görüntüler.

Burada iktidarın yapmak istediği şudur. Kamuoyunda destek bulamayan bu operasyonları yeni bir algı ve dezenformasyon ile sokaktaki yurttaşı ve özellikle muhafazakar kesimi inandırmak çabası. Son olarak servis edilen görüntülere bakılırsa, kurumsal ve organize bir çalışma yapılmış ve Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı benzeri bir kurumun eliyle tasarlanmış gibi.

Darbe günlerinde bile yapılmayan bu uygulamalar karşısında artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Erdoğan, yaklaşık elli yıldan sonra bir iktidar alternatifi olan CHP’yi devletin bütün enformasyon araçlarıyla ve yargıyı da kullanarak itibarsızlaştırarak etkisiz hale getirmek istiyor. Ben, iktidar için artık okun yaydan çıktığını ve önümüzdeki süreçte yapılacak bir seçimin formalite bir seçim olması için bütün baskı yöntemlerine başvurulacağını düşünüyorum. Bakıp göreceğiz.