Toros Devlet Hastanesi’nde geçen birkaç gün... Acının, mizahın ve halk gerçeğinin iç içe geçtiği bir hastane güncesi.
Bir süredir hastanedeydim… Sağlam ayağımı –evet, yanlış duymadınız, sağlam olanı– bilekten kırınca, dört gün boyunca Toros Devlet Hastanesi’nde misafir oldum. Hayat bazen bir acı, bazen bir kahkaha… Bu süreçte hepsini bir arada yaşadım.
Ameliyat günü gelip çattığında, bekleme odasında sıramı beklerken içimi bir endişe sardı: “Ya yanlışlıkla sakat olan ayağımı ameliyat ederlerse?” Cesaretimi toplayıp anestezi uzmanına sordum:
“Hocam, benim bu ayak zaten sakat… Ameliyat olacak olan, şu yarım alçıda olan, değil mi?” dedim. Doktor gülmekten kendini alamadı, “Olur mu öyle şey!” deyince, ben de “Ama burası Türkiye!” deyiverdim. 😊
Neyse… Ameliyat masasına alındım, belden iğneyle uyuşturma başladı. Önüme yeşil bir perde çektiler. Derken kulakları tırmalayan bir matkap sesi yükseldi… İçimden “Herhalde masa kırıldı da tamir ediyorlar,” dedim. Dayanamayıp sordum:
“Hocam, masayı mı tamir ediyorsunuz?” Yanımdaki hemşire gülerek atıldı:
“Senin ayağını tamir ediyoruz dayı!”
Bir kahkaha koptu, ameliyathanede buz gibi hava dağıldı, yerini insan sıcaklığı aldı…
---
Biraz toparlanınca, hava almak için dışarı indiriyorlar. Diğer hastalarla da haliyle sohbet başlıyor: “Neyin var? Nasıl oldu?” derken, mevzu hastanenin temizliğine geldi. Hakkını yemeyelim; Toros Devlet Hastanesi gerçekten bu konuda başarılı.
Bir hasta arkadaş anlattı:
Yukarı köylerden kimsesiz, yoksul bir adam gelmiş safra kesesi ameliyatı olmaya. Odaya alınmış, herkes yardım etmiş; suyunu getirmiş, yemeğini uzatmış, hatta çıkarken cebine yol parası bile koymuşlar.
Adam taburcu olurken dönüp ne demiş biliyor musunuz?
“Allah bu iktidardan razı olsun. Beş yıldızlı otel gibi hastane yapmışlar. Muhalefetin de gözü kör, gelip görmemişler buraları...”
Yardım eden herkes bir sağa, bir sola bakmış, sonra da iç çekip “Yâ havle!” demiş.
Cehalet gerçekten çok kötü…
Ama hayat, tam da böyle bir şey işte... Bir yanda kırık bir ayak, bir yanda içten bir kahkaha… Acıyla gülümsemenin, gerçeklikle mizahın iç içe geçtiği bir hastane odasında, insanlık hâlleri...