"..Ölümler, yaralanmalar, çaresiz ambulans sirenleri… Hep aynı senaryo, farklı adreslerde..."
MERSİN’İN NABZI: OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEKLER
Her yeni haftada Mersin’in sosyal, kültürel ve siyasi damarlarında akan haberlerle yeniden yüzleşiyoruz. Yerel medya, özellikle de Sonses.tv, bu nabzı tutmakta öncü bir rol oynuyor. Geçtiğimiz hafta sitede öne çıkan haberler, bir yandan bizi sevince, diğer yandan endişeye, zaman zaman da öfkeye sürükledi. Gelin birlikte bu olayların perde arkasına bir göz atalım.
ANNELER GÜNÜ: BİR GÜNE SIĞMAYAN ŞÜKRAN
Mersin’in dört bir yanında Anneler Günü için düzenlenen etkinlikler ve yayımlanan mesajlar, bu özel günün ne kadar değerli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Belediye başkanlarından muhtarlara, sivil toplum kuruluşlarından sokaktaki vatandaşa kadar herkesin gündemindeydi “anne” kavramı.
Ancak burada altını çizmek istediğim bir gerçek var: Annelik, yalnızca gül vererek ya da birkaç şiirle kutlanacak bir sorumluluk değil. Bu gün vesilesiyle, özellikle çalışan, üreten, şiddete karşı dimdik duran kadınlarımızı daha çok desteklememiz gerektiğini hatırlamalıyız. Anneler Günü mesajları samimi olduğu kadar, bu sözlerin eyleme dönüşmesi de bir o kadar önemli.
OKUL BAHÇESİNDE DRİFT: GENÇLİK NEREYE KOŞUYOR?
Tarsus’ta bir okul bahçesinde araçla drift yapan gençlerin görüntüleri büyük yankı uyandırdı. Olayın merkezinde bir okul var — yani güvenin, eğitimin, geleceğin yuvası. Ama o okulun bahçesi hız ve tehlikenin sahnesine dönüşmüş.
Burada bir soru sormak gerekiyor: Bu gençler neden bir okul bahçesinde adrenalin arıyor? Demek ki boşlukta bir nesil var. Eğitim sistemimiz, gençlerin enerjisini sanatla, sporla, üretimle kanalize etmek yerine, onları boşluğa bırakıyor. Bu haber sadece “drift” değil, bir çığlığın yansımasıdır aslında.
ATATÜRK GENÇLİK PARKI’NA SALDIRI: SADECE BİR PARK DEĞİL
Tarsus’taki Atatürk Gençlik Parkı’na yapılan saldırı, sadece bir kamu malına zarar verme olayı değildir. Bu, ortak değerlerimize, cumhuriyetin kurucu mirasına ve gençliğe olan inanca yapılan bir saldırıdır.
Böylesi parklar bir şehrin nefes borusudur. Bu alanlar, hem çocukların güvenle oynadığı hem de halkın özgürce nefes aldığı yerlerdir. Bu nedenle bu saldırının faili sadece hukuk önünde değil, vicdan terazisinde de sorgulanmalıdır. Saldırganların kim olduğu kadar, onları buna cesaretlendiren toplumsal iklim de sorgulanmalıdır.
TRAFİK KAZALARI: ŞEHİR Mİ BİZİ TAŞIYOR, BİZ Mİ ŞEHRİ?
Mersin’in farklı noktalarında yaşanan trafik kazaları, her hafta olduğu gibi bu hafta da gündemdeydi. Ölümler, yaralanmalar, çaresiz ambulans sirenleri… Hep aynı senaryo, farklı adreslerde.
Bu şehir artık bize şunu haykırıyor: Ya kurallara uyun ya da bu yollar sizi taşımayacak. Yayaların geçitlerde can verdiği, motosikletlilerin her köşe başında tehlike atlattığı bu trafik kültürüyle nereye varabiliriz? Kentleşme, sadece binaların yükselmesiyle değil, bilinçli bireylerin çoğalmasıyla mümkündür.
DOĞA İLE BARIŞ: UMUT YEŞERİYOR
Mersinli öğrencilerin ormanlık alanlarda yaptığı temizlik çalışmaları ve küçük çaplı yangınlara karşı alınan hızlı önlemler, doğaya karşı sorumluluk bilincimizin arttığını gösteriyor. Bu haberler umut verici.
Doğaya uzanan her bilinçli el, geleceğe atılan bir imzadır. Özellikle gençlerin bu konudaki duyarlılığı, kentimizin geleceği açısından sevindirici. Belediyelerin ve okulların birlikte yürüttüğü çevre projeleri, toplumsal dönüşüm için önemli bir zemin oluşturuyor.
SON SÖZ YERİNE:
Sonses.tv’nin haberlerinden yansıyan bu manzara, Mersin’in bir aynasıdır. Sevinçleriyle, acılarıyla, mücadeleleriyle dolu bir haftayı geride bırakırken şunu görüyoruz: Bu şehir ya gelişecek ya da ihmalin kurbanı olacak. Ve bu gidişatın yönünü belirleyecek olanlar, yalnızca yöneticiler değil; bizleriz. Sokağın sesi, medyanın aynası ve halkın iradesi bir araya geldiğinde, işte o zaman gerçek bir değişim başlar.
Kalemimiz keskin, vicdanımız diri olsun.