CHP’nin Mersin’de Parti içi troll orduları, yolsuzluk iddialarına karşı sessizlik, birbirinin ayağını kaydıranlar…

Uzun süredir sosyal medyada, özellikle de partili hesaplar ve internet gazeteleri arasında gezinip duruyorum. Ne zaman bir CHP’li yönetici ya da belediye başkanı hakkında eleştirel bir haber yayımlansa, altındaki yorumlara dikkat kesiliyorum. Ve her defasında aynı manzara: Ağzı bozuk troller, seviyesiz yorumlar, hakaretler… Kim bunlar diye bakınca, tanıdık simalar! Başkanların ve yöneticilerin yanından ayrılmayan, bir nevi sanal fedailer.

Ne zamandan beri bu parti, troll ordularıyla yönetilmeye başladı? Ne zamandan beri eleştiriden bu kadar korkar hale geldik? CHP’li bir yöneticiye, bir belediye başkanına dair yapılan haber eleştirel olabilir, hatta sert de olabilir. Ama biz ne yapıyoruz? Haberle yüzleşeceğimize, klavye kabadayılarını sürüyoruz meydana!

Oysa yapılması gereken çok açık: Eğer bir yolsuzluk, bir usulsüzlük iddiası varsa, çıkacaksın halkın karşısına, “evet var” ya da “hayır, yok” diyeceksin. Delikanlılık bunu gerektirir. Aksi halde kamuoyunun güveni yerle yeksan olur. Ben inanıyorum ki, benim partimin yöneticileri, başkanları yolsuzluk yapmaz, yapmamalı! Ama ya birileri yapıyorsa ve sen görmezden geliyorsan? İşte asıl tehlike burada başlıyor.

Daha da vahimi var. Parti içi ilişkiler… Yukarıdan aşağıya herkes birbirinin ayağını kaydırma peşinde. Ekipçilik, hizipçilik, dedikodu, iftira… Adeta bir Bizans sarayı kurmuşuz. Kimileri makam gücüyle kabadayılık oynuyor, kimileri de başkanların görmezden geldiği köşelerde kirli oyunlar kuruyor. Bu mu bizim partili olma anlayışımız?

Ve basın… Evet, internet gazeteleri olarak bizler her gün onlarca haber yayınlıyoruz. Belediye haberlerine de elbette yer veriyoruz. Ama unutmayın, bu yayıncılık suyla dönmüyor! Elektrik, personel, yazılım hizmetleri hepsi birer maliyet. Birkaç afiş, üç-beş banner verip sonra da "sizi biz besliyoruz" havasına girenlere sesleniyorum: Hayır, bizi kimse satın alamaz! Hele ki biz gerçek gazetecilik yapmaya çalışanlar, üç-beş trolle dizayn edilmeye asla izin vermeyiz.

Yöneticilik koltuğuna oturmuşsan, halkın emanetini taşıyorsun demektir. O koltuklar; yolsuzlukla, kayırmacılıkla değil; adaletle, şeffaflıkla, halkın duasıyla ayakta kalır. Belediye başkanıysan, yetimin hakkını koruyacaksın! CHP’nin temel ilkeleri, senin şahsi menfaatlerinle çelişiyorsa, o koltukta oturmayacaksın!

Türkiye zor bir süreçten geçiyor. Artık karanlık günlere gebe değiliz, doğum başladı! Ülke bütünlüğü, Cumhuriyet değerleri, laiklik, demokrasi saldırı altında. Genel Merkez’in dört bir yanda yürüttüğü mücadeleye Mersin'den ihanet edemeyiz. Tam da bu yüzden, içerideki parsa kavgalarını bırakmalı, partiyi sokak kabadayılarına değil, halkın iradesine emanet etmeliyiz.

Unutmayın, perde kapandığında alkış da susar, hesap da başlar. Şimdi hep birlikte aynaya bakalım. Kendimize, vicdanımıza, partimize ihanet etmeyelim.

Aklımızı başımıza alma vaktidir!