Gençler haklı mı?
İster iyi bir üniversitede iyi bir eğitim almış; isterse hiç okumamış olsun,
özgür bir ülkede, ekonomik bağımsızlığını kazanmış;
hak ettiği yaşam standartlarına ulaşmak için hayallerini yurt dışında aramaya başladı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği gençlere böyle söylememişti:

“Ey Türk gençliği birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli bu’dur.
Bu temel senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkan ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır.
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Yüz yıl önceden bugünleri görebilmek nasıl bir göz ve
nasıl bir zeka ve nasıl bir ileri görüşlülüktür?
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının da hayalleri vardı.
Rahat bir hayat yaşayabilirlerdi. Hatta saraylar da bile yaşayabilirlerdi.
Ama onlar hayallerinden ve geleceklerinden ülkeleri için vaz geçtiler.
Tek hayalleri ülkelerini düşmanlardan temizlemek, topraklarına sahip çıkmak oldu.

Anadolu düşmanlar tarafından istila edilerek paylaşılmışken bile umutlarını kaybetmediler.
Yoksul halkla her cephede savaş verdiler. Aç susuz.
Kaçmak, terk etmek en kolayıydı oysa. Yapmadılar.
Gençlere ve gelecek nesillere iyi bir ülke bırakabilmek için yedi düvelle savaştılar.

Oysa siz en küçük zorlukta bile ülkenizi terk etmekte çareyi arıyorsunuz.
“Ülke düzelirse ileride yeniden gelirim”, diyerek.
Oldu mu bu?
“Ben yanmasam, sen yanmasan biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”
“Ben gidiyorum, birileri ülkeyi düzeltmek için bedeller ödesin, ülke düzelirse gelirim”, demek ne kadar kolaycılık.

Genç kardeşlerim ATATÜRK’ün gençliğe hitabesini bir daha bir daha okuyun. Sonra zaten gitmeyeceksiniz. Eminim…
29 Nisan 2023
Suat YILDIZ