Yine bir bayram sabahının eşiğindeyiz...
Takvimler ilerledikçe, yıllar omzumuza daha çok yük bindiriyor. Her yeni bayramda, eski bayramlardan eksilen birilerini daha fark ediyoruz. Ve zamanla, mezarlıklardaki o soğuk mermer taşlara daha çok selam verir oluyoruz.
Artık ellerini öpemediğimiz büyüklerimizin bayramlarını, taşlara dokunarak kutluyoruz. O taşlar ne kadar soğuksa, yüreğimizdeki boşluk da o kadar derin... Ne sarılabiliyoruz ne de koklayabiliyoruz kaybettiklerimizi... Gülüşleri birer hatıra, sesleri ise rüzgârla gelen hüzün gibi.
İnsan kaç yaşında olursa olsun, canı yandığında tek bir kelime dökülür dudaklarından: "Anam..."
Eğer hâlâ baba ocağının dumanı tütüyorsa, camda yolunu gözleyen bir annen varsa, en büyük bayram senindir aslında.
Bu bayram, gidebiliyorsan mezarlığa uğra... Bir taşın başında dualarını fısılda... Gitmiyorsan da bir iç çek yeter, çünkü sevdiklerimiz artık yüreğimizde yaşıyor.
Bayramlar yalnızca sevinç değil, hatırlayış da ister...
Tüm kalbiyle anımsayanlara iyi bayramlar…