Mersinli gazete patronları, yıllardır traj yalanıyla devleti sömürdü. Şimdi ilan pastası kesilince, gazeteci cemiyetlerini ve vekilleri maşa gibi öne sürüyorlar. Soruyorum: Mağduru mu savunuyorsun, yolsuzluğu mu?

Gazete basmadan, dağıtmadan milyonluk resmî ilan alanlara kalkan olmak… İşte bu, basın özgürlüğünü savunmak değil; yolsuzluğun eteğine tutunmak demektir!

CHP Mersin Milletvekili Talat Dinçer’in, Mersin’de 8 yerel gazetenin resmî ilan hakkının durdurulmasına ilişkin yaptığı açıklamayı okudum.
Açıkçası, açıklama bana denize lodoslama atlayan acemi yüzücüyü hatırlattı: Ne derinliği biliyor, ne akıntının yönünü… Sadece “ben de atlayayım” hevesi.

Sayın Dinçer, ya yanlış bilgilendirilmişsiniz ya da —kusura bakmayın ama— Don Kişot misali yel değirmenlerine saldıran bir edayla meseleyi ele almışsınız. Hangi ihtimal olursa olsun, sonuç ortada: Önünüze konan bir metni araştırmadan kamuoyuna servis ettiniz. Oysa bu gazetelerin yaptığı “traj sahtekârlığı”nı bizzat ben, bik'in belgeleriyle sonses.tv’de yayınladım. Siz görmezden geldiniz.

8 gazete… Günlük asgari satış şartını yerine getirmeyen, gazeteyi bayiye vermeyen, hatta depoya kaldıran… Mevzuatın açık hükümlerine rağmen resmî ilan pastasından pay almaya devam eden…
Adı konmamış bir kamu kaynağı hortumlama operasyonu bu.

Ve siz, eski dostum olmanıza rağmen söylüyorum:
Haksızlığa uğrayanı savunmak elbette onurlu bir duruştur. Ama yolsuzluk yapanı savunmak, onu aklamak demektir.

Bu patronlar, milyonluk ilan gelirleri kesilmesin diye önce gazeteciler cemiyetini, sonra da milletvekillerini maşa gibi öne sürdüler. Kendi ikballeri uğruna başkalarının itibarını harcamaktan çekinmediler.

Üstelik bu kişiler, zamanında TANIK Gazetesi’ni, bayram tatilinde yayımlanmadı diye jurnalleyerek ilan hakkını engelleyenlerdi. Bugün aynı kişiler “özgür basın” edebiyatı yapıyor.

Sayın Dinçer, BİK Genel Müdürü size sorsa:

“Sen mağdurdan yana mısın, yoksa kanun gereği ilanı kesilmiş yolsuzluk yapanlardan yana mı?”
Nasıl cevap verirdiniz?

Ve bir soru daha:
Patronların milyonluk resmî ilan pastasına, tüm bu sahtekârlıklar ortaya çıkmışken, hiçbir şey olmamış gibi kavuşma dayatması… Bu zorbalık değil mi?

Basın özgürlüğü, halkı bilgilendirmek içindir. Basın üzerinden halkın cebine uzanan elleri korumak için değil.
Kamu kaynaklarını sömürenler, bugün “mağdur” rolünde… Onlara kol kanat gerenler ise, farkında olarak ya da olmayarak, basını değil yolsuzluğu savunuyor.

Bi̇k Genel Mudurlugu Kurumu Yaniltan Yerel Gazetere Ilan Yasagı Koydu-1