"2006’da Mersin’den umutla yol aldığımız Lazkiye’de, şimdi Aleviler katlediliyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlık öldürülüyor!"
Suriye ile iyi ilişkilerin başladığı dönemde, 19 Haziran 2006’da Mersin Valiliği'nin davetiyle, Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak, Mersin-Lazkiye deniz otobüsü seferlerinin ilkiyle 210 kişilik bir heyetle Suriye’nin Lazkiye kentine ulaştık. Yolculuk yaklaşık 3,5 saat sürdü.
- Akdeniz Oyunları için yapılmış, dönemin en lüks oteline yerleştirildik. Akşamında, kalabalık bir ortamda, birbirimizi tanımaya çalışan dostane insanlar arasında, Arap mutfağının eşsiz tatları eşliğinde sohbetler başladı.
Masada karşımda, Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Murtaza Büyükkınacı oturuyordu. Yanımda ise oldukça zarif bir Arap kadın… Muhabbet ilerledikçe, Arapçayı çok iyi bilen Lazkiye kökenli Dr. Kınacı, o kadının el-Muhaberat’a bağlı olduğunu fısıldadı. Ve beni onunla tanıştırdı.
Kadın sevimliydi. Tarzanca el hareketleriyle anlaşıyor, gülüşüyor, sıcak bir bağ kuruyorduk. Şaka yollu söylüyorum: Benim de artık bir “Muhaberat kadın tanıdığım” olmuştu!
Türkiye ile Suriye arasında yepyeni bir dönem başlıyordu. Bu yeni dönem, Mersin’i de ticaret ve turizm anlamında etkileyecek, her iki taraf için de umut vadeden bir süreç başlayacaktı.
Ertesi gün Lazkiye çarşısını gezdik. Bizim bit pazarı havasında, esnaf dükkânları ve tezgâhların sıralandığı sokaklar, ara caddeler boyunca uzanıyordu. Bir sokak tamamen tatlıcılarla doluydu; şahane görüntüleri ile bizi adeta baştan çıkarıyordu.
Sahilde, serilen kayalarla dalgalara set çekilmişti. Modern kıyafetli gençler, çarşaflı kadınlar, yaşlılar hep birlikte sahilde volta atıyordu. O dönem için Lazkiye, Mersin’in sanki 50 yıl gerisinden gelen bir liman kenti gibiydi.
Ama şimdi…
Bugün o güzel şehirde, Lazkiye’de, içimiz kan ağlayarak izliyoruz: Gerici rejimin eliyle Aleviler – kadın, erkek, genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden – katlediliyor! Ve bu katliamın görüntüleri tüm dünyanın gözleri önünde, dijital ekranlara düşüyor.
Yıllardır Mersin’de bizimle iç içe yaşayan, Lazkiye kökenli Arap yurttaşlarımızla komşuluk ettik, dostluk kurduk. Hepsi birbirinden güzel, dürüst, vatansever insanlar… Şimdi yürekleri kanıyor. Hangi akrabası öldürüldü, kim hayatta kaldı, bilmiyorlar… Sessizce gözyaşı döküyorlar.
Yüzlerce Lazkiyeli Alevi’yi hunharca katleden bu gerici zihniyeti lanetliyorum!
Mersin’den, Lazkiye Araplarının yoğun yaşadığı bu şehirden bir çağrı yapalım:
“Bu katliamı durdurun!”
"Bu vahşeti durdurun!"
Sesimizi yükseltelim. Hep birlikte… Seçilmişler, halk, vicdan sahibi herkes!
Mazlumun çığlığına sessiz kalmayalım.
Lütfen!