Mersin’in yükü ağır. Ne bir belediye başkanı ne de tek bir kurum bu yükü tek başına taşıyabilir. Herkesin elini taşın altına koyması gereken bir dönemdeyiz. Bu şehir, ancak birlikte omuz omuza vererek ayağa kalkabilir.

Mersin, Akdeniz’in kıyısında parlayan bir şehir olmasına rağmen, yıllardır biriken sorunlarıyla artık ortak akla ihtiyaç duyuyor. Ne bir belediye başkanı ne de tek bir kurum bu yükü tek başına taşıyabilir. Kentin geleceği, birlikte düşünmekten ve birlikte üretmekten geçiyor.

Kent içi ulaşım, Mersinlilerin günlük yaşamında en çok şikâyet ettiği konulardan biri.

Mersin’in en büyük sorunlarından biri ulaşım altyapısının yetersizliği. Özellikle sahil hattında devam eden otoyol projeleri (Çeşmeli–Tömük–Arpaçbahşiş güzergahı) ve Mersin-Adana hızlı tren hattı umut verici olsa da, ulaşım hâlâ karmaşık ve düzensiz

Metro, hafif raylı sistem gibi toplu taşıma araçlarının olmaması, trafik yoğunluğu kent içinde özellikle işe gidiş geliş saatlerinde hayatı zorlaştırıyor.

Mersin gibi liman ve tarım potansiyeli yüksek bir şehirde işsizlik oranlarının yüksek olması da düşündürücü. Gençler nitelikli iş bulmakta zorlanıyor, Belediyelerde çalıştırılmalarına rağmen kadınlar iş gücüne katılımda hâlâ geride.

Kadına yönelik şiddet, sosyal hizmetlere erişim eksikliği ve gelir adaletsizliği, Mersin’in sosyal dokusunu zorluyor. Bu sorunlar yalnızca yasalarla değil, toplumsal bilinçle ve yerel destek mekanizmalarıyla aşılabilir. Kadınların ve gençlerin daha görünür olduğu bir kent, daha güçlü bir Mersin demektir.

Mersin’in sorunları, tek sesle değil çok sesle çözülür. Yerel yönetimlerin, akademik çevrelerin, sivil toplumun ve halkın birlikte hareket etmesi gerekiyor. Ortak akıl, bu kentin en büyük ihtiyacı. Çünkü Mersin, sadece sorunlarıyla değil, potansiyeliyle de Türkiye’nin geleceğine yön verebilir.