Mersin siyasetine yön veren Başkan Kaya Mutlu’nun başarı öyküsü

Bu başlıkta yayımlanan önceki yazılarımı yazının sonundaki “Yazarın Diğer Yazıları” bölümünden okuyabilirsiniz.

7 ŞUBAT 1981 CUMARTESİ. VALİ FAHRİ ÖZTÜRK İLE İLK TOPLANTI.

Belediyenin Müdürleri, Şefleri hemen hemen tüm çalışanları büyük bir şaşkınlık içerisindeydiler. Herkes birbirine boş boş ve anlamsız bir biçimde bakıyor, ağızları bıçak açmıyordu. Bu ruh haliyle Toplantı Salonunda yerlerimizi almıştık. Başkan Başyardımcısı Necmettin Aslan önce Başkan Yardımcılarını, sonrasında da Daire Müdürlerini Vali Beye tanıtmıştı. Vali Fahri Öztürk (Gazeteci-Yazar Saygı Öztürk’ün ağabeyi) Bizlerden ve bazı Daire Müdürlerinden Belediye ile ilgili kısa bilgiler almıştı. Belediye çalışmaları ve Belediye ile Valilik arasındaki koordinasyonu sağlamak için bir Vali Yardımcısını görevlendireceğini, Kendisinin de fırsat buldukça Belediye çalışmalarına katılacağını belirtmişti.

7 ŞUBAT CUMARTESİ AKŞAM SAATLERİ/ADANA HAVAALANINDA BAŞKANI COŞKULU BİR KALABALIKLA KARŞILAMIŞTIK.

Başkanlık görevi Adana 6. Kolordu Komutanlığınca sonlandırılan Kaya Mutlu ile Başkan Yardımcısı Haluk Bezikoğlu’nu taşıyan uçak akşam saatlerinde Adana Havaalanına iniş yapmıştı. Başkan Yardımcıları, bazı Daire Müdürleri, Partililer, yakın dostları ve Arpaçsakarlar Köyünden akrabaları/yakınları Başkanı karşılamak üzere Adana Havaalanına gelmişlerdi. Sıkıyönetimce görevden alınmasına rağmen Başkan Kaya Mutlu’yu havaalanı çıkışında coşkulu bir kalabalık bekliyordu. Başkan görününce heyecanlı bekleyiş yerini duygusal anların yaşanmasına neden olmuştu. 1977 Yılında % 67 oy oranıyla Belediye Başkanı seçilen, Kasaba görünümlü Mersin’e çağ atlatan Kaya Mutlu, A5 boyutunda bir kağıda yazılan 2 satır yazıyla görevden alınmıştı. Bir anlamda Mersin’in gelişimine, Mersin’in yükselen değer olmasına, Mersin’e hizmet verilmesine yönetimde olan rejim tarafından “ÇOMAK” sokulmuştu. Kaybeden Mersin ve Mersinliler olmuştu. Bunu kabullenmek, hazmetmek öyle kolay bir durum değildi. Havaalanındaki karşılama sonrasında uzun bir araç konvoyuyla Mersin’e hareket etmiş, Başkanın evine gelmiştik. Evin içinde adım atacak yer yoktu. Evdeki kalabalığın çok daha fazlası evinin olduğu Toroğlu Apartmanının önünde toplanmıştı. Başkan salondaki yakınları ve köylüleri ile bir süre sohbet ettikten sonra çalışma odasına geçmişti. Çalışma odasında Benimle birlikte Başkan Yardımcıları Necmettin Aslan, Şeref Karaova, Haluk Bezikoğlu ile Özel Kalem Müdürü Tezer Alap ve Yardımcısı Nevzat Özkenel vardı. Önce Vali Fahri Öztürk’ün sabah yaptığı toplantı ile ilgili Başkana bilgi vermiştik. Odada bulunan tüm arkadaşlar toplantı ile ilgili bilgilendirme sonrasında yaşananlardan dolayı üzüntülerini ifade etmeye çalışmışlardı. Herkes fikirlerini söyledikten sonra söz aldım ve Şahsi fikrim olarak 9 Şubat Pazartesi günü Belediyeden ayrılmak istediğimi söyledim. Başkan bu fikrime sert bir biçimde karşı çıkmıştı. Hepimizin görevlerinin başında olmasını, Mersin’e, Belediyeye ve Belediyede çalışan 4.300 personele sahip çıkmamızı, hiçbir zaman böyle bir düşüncede olmamamızı söylemişti. Başkanın itirazına rağmen ilerleyen süreçte üzerimize gelineceğini, Bizleri (Üst Yönetimi) pek de iyi günlerin beklemediğini, görevlerimize devam ettiğimiz takdirde geri dönüşü olmayan bir yola gireceğimizi ifade etmiştim. Bu yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde önce Şahsıma ve sonrasında da Başkanın A Takımına çekilen operasyonu okuyabileceksiniz. Belki de ileride olacaklar Bana malum olmuştu. Eğer önerdiğim gibi Belediyeden 2 gün sonra ayrılsaydık, başlarımıza belki de hiçbir şey gelmemiş olacaktı. Başkan konuya çok iyi niyetli ve olumlu yaklaşmış, Sıkıyönetim Komutanlığınca görevden alınmış olmasına rağmen Mersin’i, Mersinde yaşayanları ve Belediye çalışanlarını düşünmüş, Belediye hizmetlerinin aksamadan sürmesini, bu amaçla da görevlerimize devam etmemizi istemişti. Yılların deneyimli Bürokratı, 8 yıla yakın Mersin Kentinin Belediye Başkanlığını yapmış, en önemlisi de Bizleri kendi tabiriyle bir “BAŞÖĞRETMEN” gibi yetiştiren Başkandan daha iyi bilecek halimiz herhalde yoktu. 9 Şubat 1981 Pazartesi günü sabahı görevlerimizin başındaydık. Vali Fahri Öztürk kendisiyle iletişimi sağlamak üzere “İÇERDEKİ ADAM” olarak Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sever Yıldızçelik’i Danışman olarak atamıştı. Sever Yıldızçelik’in atanmasıyla acaba sonrasında ne gelecek düşüncesi tüm Yönetici arkadaşları sarmıştı. Belediyenin başta Encümen olmak üzere diğer toplantılarına Vali adına görevlendirdiği Vali Yardımcısı katılıyor, Vali Bey ise bazı zamanlarda kısa süreliğine Başkanlığa geliyordu. Sonuçta isteksizlik ve tedirginlik, rejim yanlısı ve devrin adamı olmayan bazı Yönetici arkadaşların yüzlerinden ve hareketlerinden anlaşılabiliyordu. Rejimden medet uman, yağcılık ve ispiyonculuğu iş edinen bazıları ise gelmek istedikleri görevler için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı. Bunlar genelde İkinci, üçüncü hatta dördüncü kademede görev yapan personellerdi. Bir anlamda devrin adamıydılar. Bu düşüncelerle her sabah mesaiye başlarken o gün başımıza ne geleceğini, akşam evlerimize nasıl dönebileceğimizi düşünemiyorduk, hatta düşünmek dahi istemiyorduk. Ancak, her şeye rağmen korkusuzca Başkanla görüşmeye devam ediyor, Kendisine bilgiler aktarıyor, var olan talimatlarını güvenebileceğim arkadaşlara iletiyordum. Başkan bu gelişmeler olurken eksik kalan emeklilik süresini tamamlamak üzere Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığında Başkan Danışmanı olarak göreve başlamıştı. Zamanının bir bölümünü Ankara’da tatil günlerini ise Mersin’de geçiriyordu. Hayat her şeye rağmen devam ediyordu.

BAŞKAN YARDIMCILIĞI GÖREVİNDE ZORLANMAYA BAŞLAMIŞTIM.

Başyardımcı Necmettin Aslan’ın Belediyenin Mersin dışındaki işlerini yürütmek için sık sık Ankara’ya gitmesi, Mersinde olduğu zamanlarda da daha önceki görevi olan Elektrik İşletmesi Müdürlüğünün çalışmalarını denetlemesi/takip etmesi, Şeref Karaova’nın Proje İnşaat Müdürlüğünün saha çalışmalarına bizzat katılması, Haluk Bezikoğlu’nun da imar çalışmaları için mesaisinin büyük bölümünü İmar İskan Müdürlüğünde geçirmesi sonucunda bir çok günlerde Belediyede tek Başkan Yardımcısı olarak kalmış, hemen hemen her gelen vatandaşla muhatap olur hale gelmiştim. Özellikle bazı eski partililerin ya da yakın tanıdıkların hayatın normal devam ettiği günlerdeki gibi anlamsız isteklerine cevap veremiyor, bu isteklerin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını onlara anlatmakta da bir hayli zorlanıyordum. Bu yoğun ortamda görev yapmaya çalışırken bir konuyla ilerleyen süreçte baş edemeyeceğime kanaat getirmiştim. Bir Konsey Üyesinin çok hem de çok yakını olan bir kişi hemen her gün elinde bir dosya ile iş takibine geliyor, Beni ve diğer Yönetici arkadaşlarımı hiç de yasal olmayan istekleriyle zor durumda bırakmaya çalışıyordu. Ben ve diğer yönetici arkadaşlarım bu kişinin kim olduğunu, kimin yakını olduğunu çok iyi biliyorduk. Sonuçta takip ettiği işi yapmamız halinde başlarımıza neler gelebileceğini, bu kişinin de kendisini bu sorumluluktan çok rahat sıyırabileceğini tahmin ediyorduk. Özellikle bu iş takipçisi kişinin bunaltmaları Benim açımdan bardağı taşıran son damla olmuştu. Tam da o günlerde Başkanla yaptığımız görüşme de bu sıkıntılarımı Kendisine anlatmıştım. 26 yaşında Beni Başkan Yardımcılığı görevine getirdiği için bir kez daha teşekkür etmiştim. Ancak, Kendisinin de Başkanlıktan ayrılmış olması, rejimin soğuk yüzünü de her geçen gün daha da ağır hissettirmesi yapmakta olduğum görevimden soğumama neden olmuştu. Eski görev yerim olan Su İşletmesinin Müdürlük Binasının Belediye Binasından ayrı bir yerde olması, bunun yanı sıra da verdiğim hizmetlerde başarılı olmam nedeniyle “keşke Su İşletme Müdürü olarak kalsaydım daha iyi olurdu.” Diye Başkana yakınmıştım. Bu ruh halleriyle işime gidip/gelmeye, görevimi yapmaya çalışıyordum. Bir gün Vali Beyin Başkanlık Makamına geldiği haberi Özel Kalem tarafından iletilmişti. Bir süre sonrada Vali Beyin Makama çağırdığı haberini alınca Başkanlığa geçmiştim. Vali Fahri Öztürk Kaya Beyle görüştüğünü, Kaya Beyin Su İşlerinde başarılı olduğumu Kendisine anlattığını, bu nedenle de tekrar Su İşletmesi Müdürü olarak atamamı yapabileceğini söylemişti. Başkan Kaya Mutlu yakınmama duyarlılık göstermiş, hiç vakit kaybetmeden Vali Beyle görüşerek, atamamın yapılmasını sağlamıştı. Vali Bey ile Başkanın 12 Eylül öncesindeki iyi diyaloğu ile Bizlerin Vali Beyle uyum içerisinde çalışması bu konunun gerçekleşmesinde büyük etken olmuştu. Yaklaşık 6 ay sonra eski görev yerime dönüyordum. Bir anlamda “NEREDE KALMIŞTIK” sözleri hayata geçiyordu. Su İşletmesi Müdürü Osman Çiftçikara ise Otobüs İşletme Müdürü olarak görevlendirilmişti. Vali Bey, Benden boşalan Başkan Yardımcılığı görevine ise Milli Eğitimden getirdiği Sever Yıldızçelik'i atamıştı. Belki de Sever Yıldızçelik’e yer açmak için Benim atamamı hiç zaman kaybetmeden yapmıştı.

Devam Edecek

Münif APARI