1989’da yaşadığım çarpıcı bir olay bugün hâlâ geçerliliğini koruyor. Gazetecilik adı altında şantajla gezenler, bu onurlu mesleği kirletmeye devam ediyor.

Gazetecilik Meslek Yasası Şart!

Gazetecilik onurlu bir meslektir. Ama ne yazık ki yıllardır içimize sızan, haber yazmasını bilmeyen, gazeteci maskesi takmış çıkarcılar bu onuru ayaklar altına alıyor. Bugün yaşadıklarımız yeni değil. Ben bu tehdidi tam 35 yıl önce bizzat yaşadım.

Yıl 1989… Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığımın ikinci dönemi. O zamanlar bir avuç seçkin gazeteciydik. Aramıza sızmaların başladığı dönemlerdi. Eski Hal'in yakınındaki Kuruçeşme'nin karşı ara sokağındaki bir lokantadan cemiyeti aradılar. Lokantanın işletmecisi sinirli bir ses tonuyla, “Başkanla görüşmek istiyorum” dedi.

Telefonun ucundaki esnafın söyledikleri öfke vericiydi:
“Buraya iki kişi geldi. Kendilerini gazeteci olarak tanıttılar. Yemek yediler. Hesabı isteyince, ‘Biz gazeteciyiz, reklam yayınlayacağız, onunla ödeşiriz’ dediler. Ben kabul etmedim, ‘Paramı istiyorum’ dedim. Biri dışarı çıktı, diğeri içeride oturuyor. Sonra bir maliye minibüsü geldi. Maliyeciler içeri daldılar; fiş vermemişiz diye ceza keseceklerini söylediler. Başkanım, bana yardım edin.”
Durumu kavradım. “Sakın kimseyi bırakma, geliyorum” dedim. Arabaya atlayıp hızla lokantaya gittim. Benim geleceğimi duyan sözde gazeteciler korkudan maliye minibüsüne sığınmış, içeride oturuyorlardı. Lokantacı “İşte bunlar” dedi, “Paramı ödemediler, üstüne bir de ihbar etmişler.”

Minibüsün kapısını açtım, kafamı içeri uzattım. Tanımıyorum bu iki yüzü. Ne cemiyette varlar, ne basın camiasında isimleri geçmiş. Maliyecilere, “Siz karışmayın, ben bunlarla konuşacağım” dedim. Minibüsün içine kafamı ikinci kez uzattım... Gerisini uzun uzun anlatmaya gerek yok. O minibüsten sonra bu iki sahtekâr soluğu hastanede aldı.

Lokantacıya döndüm, “Kaç lira alacaklısın?” dedim.
“Başkan, içim soğudu. Para istemem artık” dedi.

Öğleden sonra bu iki sahtekarı karakolda, sargılı ve morarmış yüzleriyle gördüm. O günden sonra da Mersin'de “gazeteciyim” diyerek ortalıkta dolaşamadılar.

Ama ya bugün?

Bugün sosyal medya profiline “gazeteci” yazan herkes, eline telefon alıp habercilik kisvesiyle dolaşıyor, şantaj yapabiliyor. Ne eğitimi var, ne ahlakı… En kötüsü, onları bu meslekten uzaklaştıracak hiçbir yasal düzenleme yok.

Gazetecilik Meslek Yasası acilen çıkarılmalıdır!
Kim gazetecidir, kim değildir; bu netleşmelidir. Bu mesleğe ömrünü vermiş, halk için haber yapan onurlu basın emekçileriyle, bu mesleği tehdit ve menfaat aracı olarak kullananları aynı kefeye koyamayız.

Çünkü gazetecilik; şeref ister, vicdan ister, cesaret ister.
Lokantada hesap ödememek için şantaja başvuranla, doğruları yazdığı için tehdit edilen gerçek gazeteciyi ayırt edemiyorsak, hepimiz kaybederiz.