O’nu Cumhuriyet Alanında seçim otobüsü içinde daktilosunda yazarken seyrettim…

İlk görüşümdü...

12 Eylül Faşist askeri rejiminin saldığı korku imparatorluğunu kıran Demirel'i,

damarlarına şırınga edilen cesaretle, alanı dolduran binlerce Mersinli izliyordu…

‘Askeri vesayete hayır.’

‘Baskıya hayır.’

‘Darbelere hayır.” diyen Süleyman Demirel’in

ağzından çıkan atarlı sözlerini,

Uğur Mumcu, soluk almadan,

Küçük Daktilosunun tuşlarıyla sevişir gibi yazıyordu…

Ertesi günü Cumhuriyet’te, Demirel’in  meydanlardaki seçim konuşmasını,

alanın atmosferini köşesinde okuyucularına aktaracak…

Demirel’in; Evren ve yandaşlarını paçavraya çeviren sözlerini  büyük keyifle köşesine taşıyacak...

Özgürlük Savaşçısı

Kahpece katledilmeden iki yıl önceydi.

Cumhuriyet gazetesi ilkelerinden uzaklaşmış, yeni yönetim anlayışına;

Yazarlar ve muhabirlerin tepkileri çığ gibi büyüyordu...

Demokrasi, Özgürlük ve Bağımsızlık savaşını,

Halktan yana duruşunu,

çalıştığı gazetesine de gösteriyor.

İstifasıyla, gazetesine meydan okuyan Uğur Mumcu’yu

Bizlerde muhabirlikten istifalarımızla destekliyoruz...

Cumhuriyet gazetesi her gün kan kaybediyor…

Belli bir süre sonra, Okuyucunun da tepkisiyle

fabrika ayarına geri döndürülüyor.

Uğur Mumcu ve bizler de çok sevdiğimiz gazetemize yeniden dönüyoruz!

Tıklım tıklım dolu salon!

Yenişehir Belediyesinin sponsorluğunda Atatürk Kültür Merkezindeyiz.

Demokrasi Şehitlerini ve Uğur Mumcu’yu anıyoruz.

Sevilen Sanatçı Nebil Özgentürk’ün Belgesel gösterimi ve anı söyleşisini izliyoruz. 

Sinema oyuncusu Menderes Samancılar’ın okuduğu,

gediğine oturttuğu şiirlerini,

Solist Gülcan Altan, Piyanist Dengin Ceyhan’ın eşliğinde seslendirdiği  

Zülfü Livaneli’ye ait iç yakan türküleri dinliyoruz...

Kadınlı erkekli, yaş almışı, genci herkes,

Cengiz Toroman’ın yazıp yönettiği,  

Orhan Aydın ve Levent Üzümcü’nün sahneledikleri harika oyununu kah üzülerek kah yüreklenerek izliyor!

Türkülere eşlik ediyoruz...

Sanatçılarımız, salonu tıklım, tıklım dolduranlara,

O günleri ve Uğur Mumcu’nun yaşadıklarını, sindire sindire yediriyorlar...

Kuruyan gırtlaklarına zaman zaman çektikleri bir yudum suyla,

Halkı uğruna katledilenler için bağırıyorlar!

Hem de gırtlaklarını yırtarcasına!

“Vurulduk ey halkım Unutma Bizi.

Unutma Bizi!”

Ne diyelim ki,

Balık hafızalı bu topluma!